Değişiklikler Sağlık ve Hastalık Riskini Etkileyebilir...
13:56:36
Araştırmacılara Göre, 40’lı ve 60’lı Yaşlarımızda Büyük Biyomoleküler Değişimler Meydana Geliyor
Stanford Medicine tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, zaman tahmin edilebilir bir şekilde ilerliyor, ancak biyolojik yaşlanma sabit değil. Yeni çalışmada, birkaç yıl boyunca her birkaç ayda bir kan ve diğer biyolojik numunelerini bağışlayan katılımcılar analiz edildi; bilim insanları bu numunelerde RNA, proteinler ve metabolitler dahil olmak üzere birçok farklı molekül türünün yanı sıra katılımcıların mikrobiyomlarındaki değişimleri de izledi.
Araştırmacılar toplamda yaklaşık 250 milyar farklı veri noktası için 135.000’den fazla farklı molekül ve mikropta yaşa bağlı değişiklikleri takip etti.
Binlerce molekül ve mikrobun bolluklarında ya artan ya da azalan değişimler olduğunu buldular – inceledikleri tüm moleküllerin yaklaşık %81’i sayıca doğrusal olmayan dalgalanmalar gösterdi, bu da belirli yaşlarda diğer zamanlardan daha fazla değiştikleri anlamına geliyordu. Miktarda en büyük değişikliklere sahip molekül kümelerini aradıklarında, bu dönüşümlerin en çok iki zaman diliminde gerçekleştiğini buldular: insanlar 40’lı yaşlarının ortasındayken ve 60’lı yaşlarının başındayken.
Birçok araştırma, yaşlandıkça farklı moleküllerin nasıl artıp azaldığına ve biyolojik yaşın kronolojik yaştan nasıl farklı olabileceğine odaklanmış olsa da, çok azı biyolojik yaşlanma hızına bakmıştır. Araştırma ekibinin lideri Michael Snyder, 60’lı yaşların başında bu kadar çok dramatik değişikliğin meydana gelmesinin şaşırtıcı olmadığını, çünkü yaşa bağlı birçok hastalık riskinin ve yaşla ilgili diğer olguların yaşamın bu noktasında arttığının bilindiğini söyledi.
40’lı yaşların ortasındaki büyük değişiklik kümesi bilim insanları için biraz şaşırtıcıydı. İlk başta, menopoz veya perimenopozun çalışmalarındaki kadınlarda büyük değişikliklere yol açtığını ve tüm grubu çarpıttığını varsaydılar. Ancak çalışma grubunu cinsiyete göre ayırdıklarında, değişimin 40’lı yaşların ortalarındaki erkeklerde de gerçekleştiğini gördüler.
“Bu durum, menopoz veya perimenopozun 40’lı yaşların ortalarındaki kadınlarda gözlemlenen değişikliklere katkıda bulunabileceğini, ancak hem erkeklerde hem de kadınlarda bu değişiklikleri etkileyen başka, daha önemli faktörlerin de olabileceğini göstermektedir. Bu faktörlerin belirlenmesi ve incelenmesi gelecekteki araştırmalar için bir öncelik olmalıdır” dedi.
Değişiklikler sağlık ve hastalık riskini etkileyebilir
40’lı yaşlardaki kişilerde alkol, kafein ve lipid metabolizması; kardiyovasküler hastalık; cilt ve kas ile ilgili moleküllerin sayısında önemli değişiklikler görülmüştür. 60’lı yaşlardaki kişilerde ise değişiklikler karbonhidrat ve kafein metabolizması, bağışıklık düzenlemesi, böbrek fonksiyonu, kardiyovasküler hastalık ve cilt ve kas ile ilgiliydi.
Snyder, bu değişikliklerin bazılarının biyolojik faktörlerden ziyade bu yaş gruplarında kümelenen yaşam tarzı veya davranışsal faktörlere bağlı olabileceğini söylüyor. Örneğin, alkol metabolizmasındaki işlev bozukluğu, insanların genellikle stresli bir yaşam dönemi olan 40’lı yaşların ortalarında alkol tüketimindeki artıştan kaynaklanabilir.
Ekip, bu değişim kümelerinin itici güçlerini araştırmayı planlıyor. Ancak araştırmacılar, nedenleri ne olursa olsun, bu kümelerin varlığının, insanların özellikle 40’lı ve 60’lı yaşlarında sağlıklarına dikkat etmeleri gerektiğine işaret ettiğini söyledi. Bu, her iki yaşta da kalbi korumak ve kas kütlesini korumak için egzersizi artırmak ya da alkolü metabolize etme yeteneğiniz yavaşladığı için 40’lı yaşlarda alkol tüketimini azaltmak gibi görünebilir.
Snyder, “Hala sağlıklıyken yaşam tarzımızı ayarlamaya çalışmamız gerektiğine inananlardanım” diyor.