e-BİLGİ, e-HABER

Müsterih Olmak İçin Neden Yok

musterih-olmak-icin-neden-yok

Ciddi Bilim İnsanları Endişeli...

BA.5 neden endişe kaynağı ama bir alarm değil? Henüz değil…
En son alt varyantın yükselişi açıklandı…

Scripps Araştırma Enstitüsü doktoru ve araştırmacı Eric Topol, bülteninin son sayısında SARS-CoV-2’nin BA.5 alt varyantını “virüsün gördüğümüz en kötü versiyonu" olarak – bizim Sağlık Bakanlığının aksine – nitelendirdi. Washington Post gazetesi de kısa bir süre sonra yayımladığı bir başyazıda aynı ifadeleri kullandı ardından bu hafta başında Beyaz Saray, BA.5’i yönetmek için bir strateji açıkladı ve alt varyantın önümüzdeki haftalarda vakaları artırma potansiyeline vurgu yaptı.

Uzmanlar bu alt değişken konusunda neden bu kadar endişeli?

Öncelikle, hastaneye yatış oranları birkaç ay boyunca sabit kaldıktan sonra BA.5 ile eş zamanlı olarak artmaya başladı. Buna ek olarak, ilk kanıtlar BA.5 alt değişkeninin, aşılanmış olanlar da dahil olmak üzere bağışıklık sistemlerinden kaçma konusunda atalarından daha iyi olmasını sağlayan özelliklere sahip olduğunu göstermektedir.

Ayrıca BA.5 ile birlikte pandemi rehaveti de artmakta. ABD’de aşı takviyesi alımı sınırlı bir düzeyde kalmıştır ve nüfusun beşte birinden fazlası hiç aşılanmamıştır. Birçok kişi, bağışıklık sistemlerinden daha iyi kaçabilen bir varyantın aşılanmamış kişilere ulaşma ve zarar verme şansının daha yüksek olacağından ciddi endişe duyuyor.

İyi haber şu ki, BA.5 gibi bir alt varyantla başa çıkabilecek araçlara sahibiz. Yale Tıp Fakültesi‘nde viral evrim konusunda uzmanlaşmış bir immünolog olan Anne Hahn, “Bu, öteden beri kullandığımız karşı önlemlerimizin hiçbirini gerçekten oyun dışı bırakmıyor" dedi. Bu da maske ve aşıların BA.5’in en kötü etkilerini önlemek için hâlâ işe yaradığı anlamına geliyor. Bununla birlikte, alt değişkenin büyük hasara yol açmasını önlemek için, insanların bu önleyici çabalara yeniden katılmaya istekli olmaları gerekiyor.

İnsanların önleyici davranışları artırma konusundaki istekliliği, BA.5’in hakimiyeti yükselirken izleyeceği yolu belirleyecek ve belki de bu yol tarafından şekillendirilecektir.

Bu gerçekten virüsün şimdiye kadarki en kötü formu mu? Şimdilik pek çok şey belirsizliğini koruyor: BA.5’in daha önceki varyantlarla bazı ortak noktaları olsa da – örneğin neden olduğu semptomlar aynı görünüyor – bilim insanları, harekete geçmezsek daha büyük sorunlara neden olma potansiyeline sahip olduğuna dair birkaç belirti görüyor.

Bilim insanlarını BA.5 hakkında endişelendiren ilk kanıtlar
9 Temmuz itibariyle Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri‘nin (CDC) tahminlerine göre şu anda ABD’de dolaşımda olan SARS-CoV-2 virüsünün tamamı Omicron varyantı ve onun alt varyantlarıdır. Dolaşımdaki alt varyantların yaklaşık yüzde 65’i BA.5 soyundan gelmektedir ve bu oran hızla artmaktadır. BA.5’in hızlı yayılımı devam ederse, muhtemelen bir ay içinde ABD’deki enfeksiyonların neredeyse tamamını oluşturacaktır. Bu yılın Nisan ve Haziran ayları arasında birleşik bir BA.4/BA.5 dalgası yaşayan Güney Afrika’da vaka oranları, kendisinden önce gelen Omicron varyantının vaka oranlarından çok daha hızlı artmıştır.

Pandemi süresince yeni varyantlar eskilerini birçok kez gölgede bıraktı – sadece Omicron alt varyantları arasında BA.5 ABD’de öne çıkan beşinci varyant oldu. Ancak ilk Omicron dalgası yeni vakalarda ve hastaneye yatışlarda büyük bir artış yaratırken, sonrakiler böyle bir artış yaratmadı.

BA.5’in paterni farklı ve endişe vericidir: BA.4 ve BA.5 alt varyantları dolaşımdaki virüsün daha büyük bir bölümünü oluşturdukça, ABD’de vaka ve hastaneye yatış sayıları da artmaya başlamıştır.

CDC‘nin modeli, dolaşımdaki varyantların son oranlarını tahmin etmektedir; BA.5 şu anda ABD vakalarının yaklaşık yüzde 65’ini oluşturmaktadır.

Bu eğilim, BA.5’in önceki Omicron alt varyantlarının sahip olmadığı biyolojik avantajlara sahip olduğunu ve laboratuvar verilerinin bu avantajların neler olduğunu netleştirmeye başladığını gösteriyor.

Columbia Üniversitesi‘ndeki araştırmacıların yakın tarihli bir yayını, BA.5’in genomunun, önceki Omicron alt varyantlarından genetik olarak oldukça farklı olduğunu gösteriyor.

Farklılıklardan bazıları, Covid-19 aşıları için kilit bir hedef olan virüsün spike proteininde yer alıyor. Bilim insanları, spike proteini ne kadar çok değişirse, mevcut aşılarımızın onu nötralize edebilecek antikorları ortaya çıkarma olasılığının o kadar azalacağından endişe ediyor. Bu alt varyantın, aşılanmış kişiler arasında bile öncekilerden daha fazla enfeksiyona yol açması mümkün görünüyor.

Bunu destekleyecek epidemiyolojik veriler henüz erken aşamalarda olmakla birlikte, bazı laboratuvar çalışmalarına dayanarak bu ihtimal oldukça yüksektir. Temmuz ayı başında New England Journal of Medicine‘de yayımlanan bir rapor, aşıyla güçlendirilmiş kişilerde koruyucu antikor seviyelerinin BA.5’e karşı ilk Omicron alt varyantlarına göre üç kat daha az aktif olduğunu öne sürüyor. Bu antikorlar bağışıklık sisteminin vücudu şiddetli SARS-CoV-2 enfeksiyonlarından korumasının tek yolu olmasa da (T-hücreleri), bu bulgu aşıların BA.5 enfeksiyonuna karşı önceki suşlara göre daha az koruyucu olabileceğini düşündürmektedir.

Covid-19 enfeksiyonunun da yeni varyantlara karşı koruyucu antikor seviyelerini artırdığı düşünülse de, Omicron oyunu değiştirdi. Araştırmalar, Omicron enfeksiyonlarının bağışıklık sisteminin sonraki Omicron enfeksiyonlarını etkili bir şekilde tanımasına ve bunlara karşı korunmasına yardımcı olmadığını göstermektedir. Bu da Omicron varyant enfeksiyonu geçirdikten sonra yeniden enfeksiyonu, virüsün önceki formlarına maruz kaldıktan sonra meydana gelen yeniden enfeksiyonlardan daha olası hale getirmektedir.

Güney Afrika’dan elde edilen gerçek dünya verileri, bunun insanlarda nasıl sonuçlanabileceğini göstermektedir. Bu ülkedeki BA.5 vaka oranları, kendisinden önceki Omicron varyantının vaka oranlarından daha hızlı artmıştır. BA.5’in aşı ve önceki enfeksiyonla korunan insanları enfekte etme konusundaki gelişmiş yeteneği, daha etkili yayılmasını açıklayabilir.

Hahn, aşıların ve bir dereceye kadar önceki enfeksiyonların BA.5’e bağlı ciddi hastalıklara karşı hâlâ iyi bir koruma sağladığını belirtti. Ancak başka bilinmeyenler de var: Bazı analizler Omicron alt değişkenleri için test duyarlılığı hakkında soruları ortaya çıkardı, bu da bazı tanı testlerinin yanlış negatif sonuç verebileceği anlamına geliyor. Şimdiye kadar önceki Covid-19 varyantları için etkili bir tedavi olan monoklonal antikorların BA.5’e karşı da etkili olup olmayacağı konusunda da açık sorular var.

Genel olarak, BA.5’in kendisinden önce gelen varyantlarla belirgin farklılıkları olduğu görülmektedir. Ve bu farklılıklar muhtemelen vaka artışlarına yol açacak olsa da, dalganın ne kadar ölümcül olacağı henüz belli değil.

Hastaneye yatışlar artıyor ama şiddeti artmıyor
Covid-19 hastane kabullerini gösteren grafikler genellikle bu rakamı tek bir çizgi olarak gösterir, ancak bu çizgi birçok karmaşıklığı da gizler.

Hastaneye kabul edilen hastaların çoğu Covid-19 için taranır ve testleri pozitif çıkarsa Covid kabulü olarak sayılırlar – kırık bir kalça ile kabul edilseler ve Covid-19 için tamamen asemptomatik olsalar bile.

Örneğin ABD verileri, kırık kalça gibi tesadüfi ve tesadüfi olmayan Covid-19 kabulleri arasında hâlâ bir ayrım yapmamaktadır. Bu nedenle, hastaneye yatışlardaki artışın virüsün daha öldürücü hale gelmesinden mi kaynaklandığını yoksa sadece bir toplulukta geniş çapta yayıldığı anlamına mı geldiğini belirlemek zor. Aşılanmış birçok kişide asemptomatik veya hafif enfeksiyonlara yol açan ilk Omicron dalgası sırasında, bazıları hastaneye yatış rakamlarının tek başına anlamlı sayıda tesadüfi Covid-19 kabulünü gizlediğini savundu.

Uzmanlar bazen yerel Covid-19 eğilimlerini anlamaya yardımcı olmak için yoğun bakım kabullerini ve ventilatör kullanım eğilimlerini yerel test pozitifliği verileriyle birlikte kullanmaktadır. Bazı doktorlar, bu kriterlere göre değerlendirildiğinde, ABD’de Covid hastaneye yatışları Mayıs ayından bu yana yüzde 50 artmış olsa da, henüz ciddi bir hastalık dalgasının belirtilerini görmediklerini söylüyor.

Aynı zamanda New York’taki Mount Sinai South Nassau‘da hastane epidemiyoloğu olan enfeksiyon hastalıkları doktoru Aaron Glatt net konuşuyor ve: “Yoğun bakım yatışlarında bir artış görmedik" diyor.

Covid-19 hastaneye yatışları kendi bölgesinde yavaş yavaş artıyor olsa da, yoğun bakım ünitesine kabuller nispeten düşük ve sabit kalmıştır. Toplumda görülme sıklığı bu kadar yüksekken, bu yoğun bakım kabulleri ve ölümler bazı yönlerden gerçekten neler olup bittiğini daha iyi tahmin ediyor, diyor Glatt, “ve bunlar değişmedi." Glatt ayrıca Covid-19 ile hastaneye yatırılan hastalarda yeni veya olağandışı semptomlar fark etmediğini söyledi.

Minneapolis’teki Minnesota Üniversitesi Tıp Merkezi‘nde enfeksiyon hastalıkları doktoru ve hastane epidemiyoloğu olan Susan Kline, hastanesine Covid-19 başvurularının son zamanlardaki en düşük noktasından yaklaşık yüzde 50 arttığını ve bu başvuruların yaklaşık üçte birinin üç veya daha fazla doz aşı olanlardan olduğunu söyledi.

Bununla birlikte, Covid-19 enfeksiyonu ile hastaneye yatırılan kişilerin “oldukça yüksek bir yüzdesinin" tamamen ilgisiz nedenlerle hastaneye yatırıldığını belirtti: bu kişiler yalnızca yatış sırasında yapılan bir tarama testi pozitif çıktığı için Covid-19 hastası olarak sayıldılar. Başka bir deyişle, “Covid kabullerinin" büyük bir kısmının Covid-19 enfeksiyonu nedeniyle değil, bu enfeksiyonla ilgili olarak kabul edildiğini düşünüyor.

Dahası, hastalar önceki dalgalarda olduğu kadar hasta görünmüyor. “Genel olarak, hastalar Covid-19’lu hastaları ilk kabul ettiğimizde gördüğümüz kadar şiddetli bir hastalık göstermiyorlar" dedi.

Vakalar çok şiddetli olmasa bile, yeni bir potansiyel büyük Covid dalgası endişe vericidir
Sadece daha bulaşıcı olan – ama daha şiddetli olmayan – bir varyant bile endişe vericidir. Virüs ne kadar çok insana bulaşırsa, kendisine karşı en savunmasız insanları bulma şansı da o kadar artar. Glatt, “Daha önce hastaneye kaldırılma riski en yüksek olan kişiler, varyantlarla hastaneye kaldırılma riski en yüksek olan kişiler olmaya devam edecektir" dedi. “Novak Djokovic kendini çok iyi hissetmese bile beni teniste yenebilir" ve herhangi bir yeni varyantta, “hasta olan insanlar, mümkün olan en sağlıklı durumda olsalar bile, yine de daha kötü olacaklardır" diyor.

Ayrıca, hastaneye yatış ve ölüm, insanların kaçınmak istediği tek sonuç değildir.

Kişisel olarak “sıfır-Covid" politikasına sahip bazı insanlar, uzun Covid ile ilgili endişelere kapılabilir ve artan veriler bu endişelerin temelsiz olmadığını göstermektedir. The Lancet‘te yakın zamanda yayımlanan bir araştırma Omicron varyantları ile enfekte olan aşılanmış kişilerin yaklaşık yüzde 5’inin, 2021’in ortalarından sonlarına kadar baskın olan Delta varyantı ile enfekte olanların yüzde 11’ine kıyasla uzun Covid semptomları geliştirdiğini öne sürüyor.

Uzun Covid ihtimalinin 20’de bir olması, daha önceki analizlere kıyasla daha düşük bir sendrom ihtimalini temsil etse de, risk hâlâ birçok kişinin Covid-19 enfeksiyonundan kaçınmak istemesi için fazlasıyla yeterli – onları hastaneye götürmeyen bir enfeksiyon olsa bile.

BA.5’in gelip geçtiği ülkelerden alınan dersler oldukça karışık
İyimser olmak için bir neden varsa, o da BA.5’e bağlı vakaların zaten zirveye ulaştığı ülkelerde bulunabilir.

Bu ülkelerden biri, BA.5’in Mart ayı sonlarında yükselmeye başladığı ve şu anda ülkedeki tüm Covid varyantlarının yaklaşık yarısını oluşturduğu Güney Afrika’dır – geri kalanı çoğunlukla BA.4’tür. Bu dalga sırasında ne vakalar ne de hastaneye yatışlar, geçen kış ülkenin ilk Omicron dalgalanması sırasında olduğu kadar yüksek olmadı.

Güney Afrikalı bir grup araştırmacı kısa süre önce, BA.5’in yükselişi sırasında enfekte olan kişiler ile daha önceki dalgalar sırasında enfekte olanlar arasındaki sonuçları 2020’deki ilk dalgaya kadar karşılaştırdı.

Henüz hakem değerlendirmesinden geçmemiş bir yayında yazarlar, daha yakın zamandaki dalgalanma sırasında ciddi hastalık riskinin, BA.1’i içeren ilk Omicron dalgalanması sırasındaki riskten daha yüksek olmadığını açıkladılar. Ayrıca, ilk Omicron dalgası sırasında olduğundan daha yüksek düzeyde olan toplumsal bağışıklığın, ciddi hastalıklara karşı koruyucu olabileceğini de belirtmişlerdir.

Ancak diğer ülkelerin deneyimleri tabloyu bulandırmaktadır. Portekiz’de de Mayıs ayının başından itibaren BA.5 oranının yükselmesine eşlik eden bir vaka artışı yaşanmış, ancak Güney Afrika’dan farklı bir deneyim gözlemlenmiştir. Portekiz’de hastaneye yatışlar ülkenin ilk Omicron dalgası sırasında ulaştığı seviyelere çok daha yaklaştı ve ölüm oranı son birkaç aydır Güney Afrika’nınkinden üç ila on kat daha yüksek.

Hahn, iki ülkenin sonuçları arasındaki farkın, bölge sakinlerinin yaşlarındaki farklılıkla ilgili olabileceğini söyledi: Portekiz nüfusunun ortalama yaşı 45 iken, Güney Afrika’nınki 28’dir.

Buna ek olarak, Portekiz’de yüksek düzeyde takviye doz aşısı uygulaması vardı ve bu da ilk Omicron dalgasını Güney Afrika’dan daha az şiddetli hale getirdi. Ancak BA.5 sahneye çıktığında, bu bağışıklığın büyük bir kısmı azalmış olabilir, bu da Portekiz nüfusunu BA.5 geldiğinde Güney Afrika’nınkinden daha az toplu bağışık hale getirmiş olabilir.

ABD’de de şiddetli bir ilk Omicron dalgalanması yaşandı, bu da Amerikalıların BA.5’e bağlı şiddetli sonuçlara karşı bir miktar korumaya sahip olduğu anlamına gelebilir. Ancak bu, bağışıklık geliştirmeye devam etmek için dalga dalga gelen varyantları memnuniyetle karşılamamız gerektiği anlamına gelmiyor.

Hahn, “Kişilere olan maliyetleri, bunu gerçekten memnuniyet verici olarak görmek için çok yüksek" dedi. “İnsanların sürekli hastalanmasının, işe gitmemesinin ve hatta uzun Covid’in uzun vadeli etkilerinin toplum için faydalı olduğunu söyleyemem."

Hahn, bunun yerine BA.5 gibi bağışıklık sistemini daha fazla tehdit eden alt varyantlarla karşılaştığımızda biraz daha dikkatli olmamızın iyi olacağını söylüyor.

Bu da halka açık kalabalık yerlerde maske takmak ve aşı olmak anlamına geliyor. Ve şimdi bir takviye dozu olmak ya da bu sonbaharda gelmesi beklenen Omicron’a özgü aşıyı beklemek konusunda kararsız olan uygun kişiler için, o kadar ince ayarlı olmasa bile ek korumayı daha erken almayı tavsiye ediyor. “Şu anda alabileceğiniz takviye, birkaç hafta sonra alabileceğinizden daha faydalıdır" dedi.

Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…
Etiketler:
error: İçerik korunmaktadır !!