e-BİLGİ, e-HABER

Deprem Gerçekleri – 1

deprem-gercekleri-1

Doğuya Doğru Genişleyebilir İddiası...

02:16:27

Deprem Olduğunda İstanbul Nasıl Etkilenecek?

İstanbul, deprem araştırmacıları için büyük bir endişe kaynağıdır. Gelecek yıllarda, 7 büyüklüğünde veya daha büyük bir deprem olasılığı beklenmektedir. Kritik olan, yer kabuğu levhalarının ne kadar sıkıştığı ve depremin nerede başlayacağıdır…

Alman Jeofizik Araştırma Merkezi‘nden Marco Bohnhoff liderliğindeki bir ekip, İstanbul’un doğusundaki Marmara Denizi’nde bir sonraki büyük depremin olası başlangıcını gösteren bir çalışmayı 1 Temmuz 2017 tarihinde ortaya koymuştu. Nedense bazı çalışmalar bizde pek dile getirilmez.

İstanbul, 15 milyonluk metropol, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın hemen yanında bulunması nedeniyle büyük bir endişe kaynağıdır. Bu fay hattı, şehrin kapıları dışında Marmara Denizi altından geçen bir bölgedir. Burada, levhalar birbirine takılıp hareketi durduğu için yer altında enerji birikmektedir. Bu durum, büyük bir depremin bu enerjiyi serbest bırakmasına kadar devam eder. Bilim insanları önümüzdeki yıllarda bu bölgede 7 büyüklüğünde veya daha büyük bir deprem olasılığıyla ilgili hesaplamalar yapmaktadır.

İstanbul için sismik risk açısından belirleyici faktör, plakaların ne kadar güçlü bir şekilde birbirine kenetlendiği ve depremin tam olarak nereden kaynaklanacağı olacaktır. Alman Yerbilimleri Araştırma Merkezi‘nden (GFZ) Marco Bohnhoff liderliğindeki ekip, bir sonraki büyük depremin İstanbul’un doğusundaki Marmara Denizi’nde başlama olasılığının daha yüksek olduğunu öne süren bir çalışma sunmuştu.

Bohnhoff, “Bu, milyonlarca insanın yaşadığı şehir için hem iyi hem de kötü haber anlamına geliyor" diyor. Araştırmacı iyi haberi şöyle açıklıyor: “Kırılmanın yayılması doğu yönünde, yani İstanbul’dan uzakta olacak." “Kötü haber ise sadece birkaç saniyelik kısa bir erken uyarı süresi olacak." Erken uyarı süreleri, örneğin trafik ışıklarının kırmızıya çevrilmesi, tünel ve köprülerin kapatılması ya da kritik altyapıların kapatılması için önemlidir.

Çalışma Geophysical Journal International’da yayımlanmıştı.

Bohnhoff‘un ekibinin değerlendirmesi, Marmara fayı boyunca meydana gelen çok sayıda küçük depremin analizine dayanıyor. Buna göre fay zonunun batı kısmında kenetlenme derecesi daha düşüktür ve iki yer kabuğu levhası yer yer çok yavaş bir şekilde birbirlerinin yanından geçmektedir. Bu da ‘tekrarlayıcılar‘ olarak adlandırılan aynı imzalı küçük yer sarsıntılarının tekrarlanmasına yol açmaktadır. İstanbul’un daha doğusunda ise tekrarlayıcılar gözlenmemekte ve levhalar burada tamamen birbirine kenetlenmiş görünmektedir. Dolayısıyla tektonik enerji birikmekte ve büyük bir deprem riski artmaktadır.

Bu gözlem, bölge için yeni bir yüksek hassasiyetli sismisite kataloğu ile mümkün olmuştur. Araştırmacılar, iki büyük Türk deprem ölçüm ağını ve GFZ Plate Boundary Observatory‘den gelen ölçüm verilerini ilk kez bir Alman-Türk işbirliği projesi olarak birleştirerek deprem aktivitesini titizlikle analiz ettiler. Bohnhoff, “Bu şekilde, Marmara Denizi’nin batısının altında tekrar eden depremler bulduk" diyor. “Buradan, oradaki iki levhanın birbirlerinin yanından önemli ölçüde – yüzde 25 ila 75 – geçtiğini ve bu nedenle tamamen birbirine kilitlenmiş olduklarından daha az enerji biriktirdiklerini anlıyoruz."

Peki ya korkulan şiddetli deprem Marmara Denizi’nin batısında meydana gelirse ne olur? Bohnhoff, “Bu senaryoda da hem iyi hem de kötü haberlerimiz olacak" diyor. İyi haber, erken uyarı süresinin biraz daha uzun olması, kötü haber ise kırılmanın İstanbul’a doğru yayılması ve burada, kırılmanın daha doğuda başlamasına kıyasla daha şiddetli sarsıntılara neden olması. Ancak mevcut veriler bunun tam tersini gösteriyor: yani merkez üssü şehrin kapılarında olan, insanlara kendilerini korumak için çok az zaman tanıyan, ancak daha az şiddetli yer hareketlerini tetikleyen bir deprem.

Harita Türkiye’nin kuzeybatısındaki Marmara bölgesini göstermektedir. Marmara Denizi’nin altında, 7 veya daha büyük bir depremin bazı uzmanlara göre gecikmiş (bu saptama tartışmalıdır) olduğu Kuzey Anadolu Fay Zonu (kırmızı çizgi) uzanmaktadır. Buradaki son deprem 1766 yılında meydana gelmiş (bu tarihte tartışmalıdır) olup, tarihsel kayıtlardan tespit edildiği üzere ortalama yinelenme süresi yaklaşık 250 yıldır (deprem periyodu sadece bir teoridir). Her iki taraftaki siyah çizgiler, 1912 (Ganos segmenti) ve 1999’da (İzmit segmenti) bölgede meydana gelen son iki güçlü depremin yırtılma bölgesini işaret etmektedir. Yıldızlar, yakın zamanda yayımlanan çalışmada ölçülen ve İstanbul’un hemen önündeki alan çengelliyken (mavi kutu) buradaki fay zonunda bir kayma olduğunu gösteren ‘tekrarlayıcı depremleri‘ işaret etmektedir.

Araştırmanın son paragrafı:

Marmara Denizi’nin batısında gözlenen fay kayması, İstanbul metropolitan bölgesi için sismik tehlike değerlendirmesi açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır. Kısmi sünme nedeniyle Batı Marmara kesimi boyunca stres birikiminin azaldığını göstermektedir. Böylece, bekleyen Marmara depreminin İstanbul’a doğru bir yırtılma yayılımı ile burada çekirdeklenme olasılığı azalmaktadır. Buna karşılık, Prenses Adaları segmenti boyunca doğu Marmara bölümünün en az 10 km’ye kadar kilitlendiğine inanılmaktadır ve bu nedenle bekleyen Marmara olayı için potansiyel bir çekirdeklenme noktası barındırdığı düşünülmelidir. Bu durumda, İstanbul için erken uyarı süresi, tarihi şehir merkezine sadece ∼20 km’lik kısa mesafe göz önüne alındığında sadece birkaç saniye olacaktır. Bununla birlikte, kırılma yayılımı öncelikle batıya doğru ve dolayısıyla şehirden uzakta olacaktır, bu da yönlülük etkileri nedeniyle yer hareketini sınırlar.

Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…
Etiketler: , ,
error: İçerik korunmaktadır !!