AB'nin Pek Çok Yerindeki Kampanya Temalarını Yansıtıyor....
13:37:16
Hollanda Hükûmeti AB Göç Kurallarından Resmi Olarak Çıkılmasını İstiyor
Geert Wilders‘in aşırı sağcı partisinin hakimiyetindeki yeni Hollanda hükûmeti Çarşamba günü Avrupa Birliği‘nden resmi olarak göç yükümlülüklerinden muaf tutulmasını isteyerek, Avrupa’da göç karşıtı partilere desteğin arttığı bir dönemde bloğun karşı karşıya olduğu en patlayıcı konulardan biri üzerinde bir çatışma başlattı…
Wilders‘in partisinden Hollanda Göç Bakanı Marjolein Faber, Avrupa Komisyonu‘na gönderdiği mektupta Hollanda’nın mülteci kabulüne ilişkin düzenlemelerden çıkmak istediğini, aksi takdirde dünyanın en zengin ülkelerinden birinin kamu hizmetlerini sağlamakta zorlanacağını iddia etti.
“Az önce AB Komisyonu’na Hollanda için Avrupa içinde bir göç opsiyonu istediğimi bildirdim. Kendi iltica politikamızdan yine kendimiz sorumlu olmalıyız!” dedi.
Faber, ülkedeki göçmen sayısını hızla ve büyük ölçüde azaltmaya yönelik bir kampanya vaadini yerine getirmeye çalışıyordu.
Çarşamba günü parlamentoda yapılan tartışmalar sırasında Wilders bu hamleyi “Hollanda” ve “çıkış” sözcükleri arasında bir oyun olan ve Brexit‘e çok benzeyen “bir tür mini-Nexit” olarak nitelendirdi. Wilders, otuz yıllık kariyeri boyunca defalarca ülkenin Avrupa Birliği‘nden ayrılması çağrısında bulundu ancak bu hareket şu anda herhangi bir hükümet planının parçası değil.
Avrupa Komisyonu‘nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson‘a yazdığı mektupta Faber, hükümetin “toplu konut, sağlık ve eğitim gibi anayasal görevlerimizi yerine getirmeye devam edebilmek için Hollanda’ya göç hacmini büyük ölçüde azaltması” gerektiğinde ısrar etti.
Salı günü, Temmuz ayında iktidara gelen hükûmet, sığınma hakkı olmayan göçmenleri geri tutmak veya kovmak için daha sıkı politikalar da dahil olmak üzere önümüzdeki yıl için politika planını açıkladı.
Bu plan, popülist ve aşırı sağcı partilerin yükselişe geçtiği ve halkın hoşnutsuzluk dalgasından faydalanarak her şeyden önce göç sorununu çözme vaatlerinde bulunduğu AB‘nin pek çok yerindeki kampanya temalarını yansıtıyor.
Faber‘in partisi geçtiğimiz Kasım ayında göç konusunda hızlı ve güçlü adımlar atma vaadiyle seçim zaferine ulaşmış olsa da, mektubun kendisi çok daha temkinliydi.
Mektupta Hollanda’nın “(AB) antlaşmasında değişiklik yapılması halinde” kurallardan çıkma çağrısında bulunacağı belirtiliyordu ki bu da en iyi ihtimalle uzun yıllar sonra gerçekleşecek bir ihtimal.
“Kurallardan muafiyet ancak antlaşma değişiklikleri ışığında mümkündür. Önemli: bu yasal bir gerekliliktir. Bu bağlamda da acil bir değişiklik beklemiyoruz” diyen AB sözcüsü Anitta Hipper, o zamana kadar göç kurallarının ‘Hollanda için bağlayıcı’ olmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.
Son anlaşma değişikliği 2008 yılında yapılmıştır ve şu anda yeni bir anlaşma için müzakere planı bulunmamaktadır. Yeni bir anlaşma için istekli olunması halinde, 27 üye ülkenin tamamının Hollanda’ya özel muafiyet tanınması konusunda hemfikir olması gerekecek.
AB‘nin sığınma ajansı tarafından bu hafta açıklanan yeni rakamlar, 17,7 milyon nüfuslu Hollanda’da bu yılın ilk altı ayında 17.376 kişinin uluslararası koruma için başvurduğunu gösteriyor. Bu rakam Avrupa’da yapılan tüm başvuruların yaklaşık %3’üne tekabül ediyor. Bunların çoğu Suriyeliler, Iraklılar ya da Türkiye’den gelenlerdi.
AB‘nin istatistik kurumu Eurostat, en son açıkladığı rakamlara göre bu yılın ilk üç ayında AB üyesi olmayan ülkelerden 4,880 kişinin Hollanda’yı terk etmesine karar verildiğini belirtiyor. Bu süre zarfında toplam 1,420 kişi sınır dışı edildi ki bu da her üç kişiden biri demek.
Göçmenlere yönelik siyasi söylem ve şiddet artarken ve göçmen karşıtı politikaları benimseyen aşırı sağcı partiler seçimlerde kazanımlar elde ederken, Avrupa Birliği ülkelerine izinsiz göç bu yılın ilk sekiz ayında genel olarak önemli ölçüde azaldı.
Bu hafta başında, Hollanda mülteci yerleşim ajansı COA, Hollanda’nın kuzeydoğusundaki küçük Ter Apel köyündeki aşırı kalabalık sığınma merkezinde yatak sıkıntısı beklediğini duyurdu.
Hükûmet, sığınma hakkı tanınan kişilerin aile üyelerine vize verilmesini kısıtlamak ve sığınma hakkı olmayan göçmenlerin sınır dışı edilmesini kolaylaştırmak ve hızlandırmak da dahil olmak üzere daha sert tedbirlerin önünü açmak için bir “sığınma krizi” ilan etmeyi planlıyor. Bu planın öncelikle önemli bir siyasi danışma paneli tarafından gözden geçirilmesi gerekiyor ve iktidar dörtlüsündeki en az bir parti, panelin onayını almazsa acil durum önlemlerini reddedeceğini söyledi.