Yarısı Çocuklara Ait...
14:10:15
Arkeologlar Galler’deki mağazanın altında 300 ceset buldu…
Haverfordwest’in merkezinde yarısı çocuklara ait 300’den fazla ceset gömülü olarak bulundu…
Galler’de bir mağazanın altında gömülü 300’den fazla ceset bulundu. Dyfed Arkeoloji Vakfı, Haverfordwest’in merkezindeki eski Ocky White mağazasında yürüttüğü kazı çalışmaları sırasında 307 mezarın ortaya çıkarıldığını doğruladı. Vakıf, kentin tarihindeki en kapsamlı arkeolojik kazılardan biri olan bu çalışmayı sonlandırmaya hazırlanıyor.
Dyfed Arkeoloji Vakfı ilk olarak bu yılın Mart ayında, Haverfordwest’te milyonlarca sterlinlik bir yenileme projesi için yapılan ilk zemin çalışmaları sırasında 700 yıllık kalıntılar ve insan kalıntıları keşfetti. Çalışmalar, arkeologların kapsamlı bir kazı yapmak üzere alana erişimine izin vermek için askıya alındı.
Vakıf, yarısı çocuklara ait olmak üzere 307 iskelet keşfederek kasabanın Bridge Caddesi’ndeki kazı çalışmalarını nihayet tamamladı. Kazılarda ayrıca, uzmanların ezilmiş desenli bir tabak ile altında ezilmiş bir kadeh olduğunu düşündükleri ve her ikisi de bir kişinin elleri arasına gömülmüş olan bir nesnenin ayrıntıları da ortaya çıkarıldı.
Haverfordwest’te yıkılan mağazanın, 1256 yılı civarında Dominiken rahipler tarikatı tarafından kurulan St Saviour’s Priory’nin bulunduğu yer olduğuna inanılıyor. Ancak burada bulunan cesetlerin çoğu savaş yarası almış. Yüzlerce insan cesedinden geriye kalanların, Galli isyancı lider Owain Glyndwr‘ın 1405 yılında gerçekleştirdiği bir saldırıyla bağlantılı olduğu düşünülüyor. Dyfed Arkeoloji Vakfı‘ndan saha sorumlusu Andrew Shobbrook, altı aydan fazla bir süredir devam eden kazıda ortaya çıkarılan bilgilerin Haverfordwest’in geçmişine dair bir resim çizmek açısından çok değerli olacağını söyledi.
Bir asır boyunca Galler’in Haverfordwest kasabasındaki insanlar, altlarında ne olduğunu bilmeden Ocky White mağazasından alışveriş yaptılar.
Mağaza 2013 yılında kapandıktan sonra, yerel ilçe meclisi yeniden geliştirme için arsayı satın aldı. Ve şimdi, arkeologlar yeraltında Ortaçağ dönemine kadar uzanabilecek yüzlerce insan kalıntısı buldular.
Arazide çalışan arkeolog Fran Murphy, verdiği demeçte, “Ortaçağ’daki St Saviour manastırı, yani Dominiken manastırı hakkında elimizde çok az kanıt olduğundan… bu civarda olduğundan şüpheleniyorduk ama yerini tam olarak bilmiyorduk" dedi.
Murphy, Dyfed Arkeoloji Vakfı‘ndaki ekibinin manastırın mezarlığını keşfettiğinden emin.
“Oldukça küçük bir alanda şu ana kadar yaklaşık 282 mezar bulduk" dedi. BBC News, kalıntılar arasında yaklaşık 100 çocuğun bulunduğunu bildirdi.
Saklı bir tarih
Haverfordwest, 1.000 yıl önce Galler’in güneybatısında, Batı Cleddau nehri boyunca kurulmuştur. Kasabanın merkezinde bir kale bulunuyor ve bu kale, eskiden keşişhane olan yerden sadece birkaç adım ötede yer alıyor.
Murphy, “Uzun bir tarihi var… ve bu büyük anıtlar var, ancak haklarında pek bir şey bilinmiyor" dedi.
Eski mağazadaki kazının paylaşacak bazı hikayeleri var.
“Yaptığımız gibi yukarıdan aşağıya doğru çalışırsak, her şeyden önce alanda en az 100 yıl boyunca 19. yüzyıldan kalma bir demir dökümhanesi vardı" dedi.
“Bunun altında, 18. yüzyıla ait daha eski endüstriyel kalıntılar vardı. Bunun altında ise bir manastır binasından gelmiş olması gereken çok sayıda yıkım malzemesi vardı. Çok sayıda işlenmiş taş ve bir kiliseden geldiğine emin olduğum güzel bir ortaçağ yer karosu… Bu, mezarların çoğunu kapatıyor gibi görünüyordu."
Murphy genç bebeklerden yetişkinlere kadar uzanan bir kemik karışımı gördü. Çoğu basit bir kefene sarılmış, kolları kavuşturulmuş ve başları batıya dönüktü. Bazılarında şiddetli artrit belirtileri görülürken, diğerlerinin başlarında ve uzuvlarında yaralanmalar vardı.
Meslektaşı Andrew Shobbrook, bazı cesetlerin Galler’deki İngiliz işgaline karşı düzenlenen bir saldırının kurbanlarına ait olabileceği teorisini ortaya attı. 1405 yılında Fransız ve Galli güçler, Galler Prensi olan son yerli Galli Owain Glyndŵr komutasında birlikte savaşmışlardı.
Murphy, çok sayıda bebek ve çocuğun ölümünü ise ortaçağda hastalık ve sakatlıklar nedeniyle yaşanan yüksek ölüm oranlarına bağlıyor.
Mezarlığın 13. yüzyılın sonundan 16. yüzyılın sonuna kadar kullanılmış gibi göründüğünü söyledi. Radyokarbon tarihleme ve izotop analizi kullanılarak yapılacak daha ileri çalışmalar, araştırmacıların alanda neler olup bittiğine ve orada kimlerin yaşadığına dair bir hikaye oluşturmalarına yardımcı olacak.