Kökeni Arkeolojik Bir Bilmece....
01:13:40
Bilim İnsanları Antik İnsan Eserinin Dünya Dışı Materyaller İçerdiğini İleri Sürüyor
İspanyol araştırmacılar, antik eserlere uhrevi bir hava katan bir keşifle, Geç Bronz Çağı’na tarihlenen değerli bir hazineden iki parçada meteoritlerden elde edilen demir tespit etti. İspanya’da 1963 yılında ortaya çıkarılan Villena Hazinesi‘nin bir parçası olan eserler arasında demir bir bilezik veya yüzüğün bir kısmı ile karmaşık altın telkari ile süslenmiş içi boş bir demir kürenin yarısı yer alıyor.
Geçen yıl Trabajos de Prehistoria dergisinde yayımlanan bir makalede ayrıntılı olarak açıklanan bulgular, eserlerin kimyasal bileşim analizine dayanıyor. Bu nesneler, karasal demirin yaygın olarak eritilmesinden önce yaratıldıkları için araştırmacıları uzun süredir şaşırtıyordu. Eserleri hem İspanya hem de Almanya’da spektrometre analizine tabi tutan bilim insanları, eserlerdeki demirin yaklaşık 1 milyon yıllık olduğu tahmin edilen meteoritlerden kaynaklandığını gösteren güçlü kanıtlar buldu.
İspanya Tarih Enstitüsü‘nde araştırmacı olan ve çalışmanın kıdemli yazarı Ignacio Montero Ruiz‘e göre, iki eser arasındaki kompozisyondaki dikkat çekici benzerlik, araştırmacıların “her iki nesnenin de aynı göktaşından gelmiş olabileceğini" öne sürmelerine yol açtı.
İsviçre’de bulunan 3.000 yıllık demir ok ucu ve Kral Tut‘un hançerinin demir bir göktaşından yapıldığı iddiası gibi örneklerle eski çağlarda göktaşlarından elde edilen demirin kullanımı duyulmamış bir şey olmasa da, bu son bulgular Bronz Çağı’ndaki metalürji uygulamalarına dair yeni bilgiler sağlıyor.
Montero Ruiz, demir teknolojisinin bakır bazlı metalürji ile altın ve gümüş gibi soy metallere kıyasla farklı doğasını vurguladı. Meteoritik demirin kullanımı, antik metal işleme uygulamalarında önemli bir değişime işaret ederek yenilik ve yeni teknolojilerin geliştirilmesini gerektirmiştir.
Araştırmacılar incelemelerini sürdürürken, bu eserlerde bulunan dünya dışı malzemenin kökeni arkeolojik bir bilmece olmaya devam ediyor ve antik işçilik ve teknolojik adaptasyonun karmaşıklıklarına benzersiz bir bakış sunuyor.