e-BİLGİ, e-HABER

Gezegenimizin Çekirdeği Sızıntı Yapıyor

gezegenimizin-cekirdegi-sizinti-yapiyor

Atmosferde Görülenlerin Yaklaşık 70 Katı...

21:07:41

Gezegenimizin Çekirdeği Sızıntı Yapıyor Gibi Görünüyor ve Bilim İnsanları Nedenini Bildiklerini Düşünüyor

Kuzey Kutbu’ndaki 62 milyon yıllık kayaların içinde bulunan rekor düzeydeki helyum izotopu konsantrasyonları, gezegenimizin çekirdeğindeki yavaş sızıntının bugüne kadarki en ikna edici kanıtı olabilir. Woods Hole Oşinografi Enstitüsü ve Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü‘nden jeokimyacılardan oluşan bir ekip, daha önce antik lav akıntıları üzerinde yaptıkları analizlerin sonuçlarına dayanarak, gezegenimiz oluşurken çekirdekte sıkışan helyumun yüzeye doğru yol aldığından artık her zamankinden daha emin görünüyorlar…

Helyum kolay arkadaş edinebilecek türden bir element değildir. Çok hafif ve tepkimeye girmeyen gazın, açıkta kalan kayalardan atmosfere yayılmasını ve uzaya doğru sürüklenmesini önleyecek çok az şey vardır.

Bu da helyumu gezegenin yüzeyinde şaşırtıcı derecede nadir bulunan bir madde haline getiriyor. Yine de bu elementin ne kadarının ayaklarımızın altında sıkışıp kaldığı jeolojinin en büyük bilinmeyenlerinden biridir.

Yaklaşık 4,6 milyar yıl lav püskürttükten sonra, Dünya’nın bebekken yuttuğu helyumun çoğunun geğirerek atılmış olması gerekir. Dolayısıyla, nispeten taze volkanik kayaçlarda bulunan gaz izleri, helyumunu henüz kusmamış manto ceplerinden ya da yavaş sızan bir rezervden gelmiş olmalıdır.

Kanada’nın Baffin Adası’ndaki bazaltik lavlar, dünyanın en yüksek helyum 3 (3He) ile biraz daha ağır izotop olan helyum 4 (4He) oranlarından bazılarını içeriyor. Jeologlara göre böyle bir karışım, gazın varlığının atmosfer tarafından kirletilmediğini, daha derin, daha eski kökenlerin bir işareti olduğunu gösteriyor.

Birkaç yıl önce, Woods Hole Oşinografi Enstitüsü jeokimyacısı Forrest Horton, Baffin’in lav alanlarından toplanan olivin örneklerinde atmosferik seviyelerin 50 katına kadar helyum izotop oranlarını ortaya çıkardı, bu da onları manto için bile yüksek hale getirdi.

Bu olağandışı 3He konsantrasyonu, İzlanda’dan toplanan lavlarda da mevcuttu ve kabuğun bir bölümünün, manto aktivitesinin kendi farklı taşıma bandının üzerinde yer aldığı düşünülüyordu.

Horton ve ekibi, tesadüf olasılığını göz ardı etmeden, her iki sıcak noktanın da helyumlarını mantoya bitişik eski bir rezervuardan almış olup olamayacağını merak etti.

Şimdi önsezilerinin doğru olabileceği görülüyor. Baffin ve çevresindeki adalarda düzinelerce korunaklı bölgeden alınan olivin koleksiyonunu içeren son analizleri, volkanik kayada şimdiye kadar kaydedilen en yüksek 3He / 4He oranını verdi ve atmosferde görülenlerin yaklaşık 70 katını ölçtü.

Stronsiyum ve neodim de dahil olmak üzere diğer izotopların oranlarını da hesaba katan ekip, patlama sonrası helyumun kimliğini değiştirmiş olabilecek faktörleri eleyerek gazın olağandışı kökenleri için daha da güçlü bir durum oluşturdu.

Başka bir asal gaz olan neon’un izotop oranının ölçüsü, Dünya’nın milyarlarca yıl önce bir araya getirildiği dönemdeki mevcut koşullarla da eşleşiyor ve bu da zamanın neredeyse unuttuğu bir döneme işaret ediyor.

Neon ve helyumun izini çekirdeğe kadar sürmek ilk bakışta göründüğü kadar çılgınca değil. Gezegenimizin bağırsaklarının termodinamiği, basıncı ve bileşimi üzerine yapılan simülasyonlar, çekirdekte hapsolmuş asal gaz rezervlerinin Dünya büyüdükçe korunmuş olabileceğini, ancak zamanla çevredeki mantoya sızabileceğini gösteriyor.

Binlerce kilometrelik yoğun ve sıcak kayanın ardına gizlenmiş olan Dünya’nın çekirdeği, bilimde bir nesnenin ulaşabileceği en erişilmez yerdir. Onu incelemenin tek yolu, gezegenimizin derisinin altında yankılanma şeklini dikkatle dinlemektir.

Eğer sızıntı yaparsa, süreçlerini incelemek için bir yolumuz daha olabilir ve bizimki gibi gezegenlerin toz ve ilkel gaz girdabından nasıl bir araya geldiği hakkında bir iki şey daha öğrenebiliriz.

Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…
Etiketler: ,