17:56:39

Çalışma: Ne kadar çok görme sorunu varsa, bunama olasılığı da o kadar yüksektir….

JAMA Ophthalmology’de yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, görme sorunları olan yaşlı yetişkinlerin bunama geliştirme olasılığı daha yüksek olabilir. Ann Arbor’daki Michigan Üniversitesi’nden araştırmacılar, 2021 Ulusal Sağlık ve Yaşlanma Eğilimleri Çalışması’ndan elde edilen verileri analiz ederek, her tür görme sorunu (uzak keskinliği, yakın keskinliği ve kontrast hassasiyeti) ile Alzheimer hastalığı da dahil olmak üzere daha yüksek demans prevalansı arasında bir bağlantı olduğunu gösterdi…

Amerikan Optometri Derneği’ne göre mesafe keskinliği (görme keskinliği), 20 fit uzaklıktan görüşün netliğinin veya keskinliğinin bir ölçüsüdür.

Bu genellikle kişinin Snellen tablosundaki harfleri okumasıyla test edilir.

Yakın keskinlik, bir kişinin bir şeyi yakından ne kadar iyi görebildiğinin bir ölçümüdür.

Kontrast duyarlılığı, kişinin bir nesne ile karşı karşıya olduğu arka planı ayırt etme veya benzer iki rengi ayırt etme yeteneğini ölçer.

Çalışma bulgularına göre, bir kişide ne kadar çok görme sorunu varsa, bunama olasılığı da o kadar yüksektir.

Çalışmaya 71 yaş ve üzeri 2.967 katılımcıdan elde edilen ulusal veriler dahil edilmiştir.

Michigan Üniversitesi‘nde oftalmoloji ve görme bilimleri klinik öğretim görevlisi olan baş çalışma yazarı Olivia Killeen, yaptığı açıklamada, “Görme bozukluğunun bunama ile ilişkili olacağını varsaydık çünkü önceki çalışmalar bir ilişki buldu" dedi.

“Yaşlı yetişkinlerde göz sağlığı ve beyin sağlığı yakından bağlantılıdır" diye ekledi.

“Bu çalışma benzersizdir çünkü güncel, objektif olarak ölçülmüş görme keskinliği kullanmıştır – yani katılımcıların hepsi görme testine tabi tutulmuştur -“ diye devam etti.

“Bu sayede görme keskinliği ve demans arasındaki ilişkileri analiz edebildik."

Killeen, yaşlı insanlarda göz sağlığı ve beyin sağlığı yakından bağlantılı olsa da, iyi haberin çoğu görme sorununun tedavi edilebilir olması olduğunu söyledi.

Killeen, “Örneğin, katarakt yaşlılarda görme bozukluğunun ana nedenlerinden biridir ve katarakttan kaynaklanan görme kaybı katarakt ameliyatı ile tersine çevrilebilir" dedi.

“Görme bozukluğu bunama ile ilişkili olduğundan, görme sorunlarının tedavisi bunama riskini azaltmanın anahtarlarından biri olabilir."

Çalışmanın bazı sınırlamaları olduğuna dikkat çekti.

Araştırmacılar görme bozukluğunun nedenleri hakkında bilgi sahibi değildi, bu da katarakt, glokom ve maküler dejenerasyon gibi belirli göz rahatsızlıkları ile demans arasındaki ilişkiyi inceleyemedikleri anlamına geliyordu.

Small, Michigan Üniversitesi‘nin çalışmasında yer almadı. Verdiği demeçte “Zihinsel uyarım sinir devrelerini aktif ve güçlü tutar, bu da beyni yaşa bağlı düşüşlerden korur" dedi.

“Görsel uyarım kaybı geri çekilmeye ve daha az zihinsel katılıma yol açacaktır."

Small, bu son çalışmanın büyük örneklem büyüklüğü ve “görme bozukluğunun objektif ölçümleri" göz önüne alındığında, sonuçların özellikle ilgi çekici olduğunu söyledi.

“Yaşam kalitesini optimize etmek ve bunamaya karşı korunmak için herkesin, özellikle de yaşlı yetişkinlerin görme keskinliklerini düzenli olarak kontrol etmeleri ve eksiklikleri gidermeleri önemlidir" dedi.

Small, “Sonuç olarak, ‘Kullan ya da kaybet’ şeklindeki eski atasözü sadece fiziksel sağlık için değil, bilişsel sağlık için de geçerlidir" diye ekledi.

Killeen, koruma ve önlemenin hem görsel hem de bilişsel sonuçları iyileştirmenin anahtarı olduğu konusunda hemfikir.

“Rutin göz bakımı yaptırmak, görme sorunlarının erken teşhisi ve tedavisi için önemlidir" dedi.

“Amerikan Oftalmoloji Akademisi, 65 yaş ve üzeri kişilerin her bir ila iki yılda bir rutin göz muayenesi yaptırmalarını önermektedir."

Mart ayında Cedars-Sinai‘de yapılan bir araştırma, göz muayenelerinde Alzheimer hastalığının erken belirtilerinin tespit edilebileceğini ortaya koydu.

Hafif bilişsel bozukluğu veya Alzheimer hastalığı olan hastaların retinalarında, Alzheimer hastalarının beyinlerinde oluşan “plakları" oluşturan bir protein olan amiloid beta 42’nin yanı sıra hastalığın ilerlemesiyle de ilişkili olan mikroglia adı verilen hücrelerin daha yüksek miktarlarda bulunduğu tespit edildi.

Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…