Tehlike Altındaki Türlerin Risk Altında Olduğu Tahmin Ediliyor.
Hayvanların risk oranları Covid-19 açısından nedir sorusunun cevabı aranıyor.
California Üniversitesi, Davis’ten yapılan yeni bir araştırmaya göre, COVID-19’a neden olan yeni koronavirüs SARS-CoV-2’den potansiyel bir tehditle karşı karşıya olan tek tür insanlar değil. Uluslararası bir bilim insanları ekibi, kuşlar, balıklar, amfibiler, sürüngenler ve memeliler dahil 410 farklı omurgalı türünde insanlardaki virüs için ana hücresel reseptör olan anjiyotensin dönüştürücü enzim-2 veya ACE2’yi karşılaştırmak için genomik analizi kullandı.
ACE2 normalde burun, ağız ve akciğerlerdeki epitel hücreleri dahil birçok farklı hücre ve doku tipinde bulunur. İnsanlarda, ACE2 proteininin 25 amino asidi, virüsün bağlanması ve hücrelere girmesi için önemlidir.
Araştırmacılar, farklı türlerin ACE2 proteininde bu amino asitlerden kaçının bulunduğunu değerlendirmek için ACE2 proteininin bu 25 amino asit dizisini ve tahmin edilen protein yapısının SARS-CoV-2 diken proteini ile birlikte modellemesini kullandılar.
Makalenin ilk yazarı ve UC Davis’te doktora sonrası araştırma görevlisi olan Joana Damas, “İnsan proteini ile eşleşen 25 amino asit kalıntısının tamamına sahip hayvanların, ACE2 aracılığıyla SARS-CoV-2 ile sözleşme yapma açısından en yüksek risk altında olduğu tahmin edilmektedir" dedi. “Türlerin ACE2 bağlanma kalıntıları insanlardan daha fazla farklılık gösterdikçe riskin azalacağı tahmin ediliyor."
SARS-CoV-2’ye potansiyel olarak duyarlı olan türlerin yaklaşık yüzde 40’ı, Uluslararası Doğa Koruma Birliği tarafından “tehdit altında" olarak sınıflandırılır ve özellikle insandan hayvana bulaşmaya karşı savunmasız olabilir. Bu yeni çalışma, Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı’nda 21 Ağustos tarihinde yayımlandı.
Araştırmanın baş yazarı ve UC Davis’te seçkin bir evrim ve ekoloji profesörü olan Harris Lewin, “Veriler , SARS-CoV-2 enfeksiyonu riski taşıyan savunmasız ve tehdit altındaki hayvan popülasyonlarını belirlemek için önemli bir başlangıç noktası sağlıyor" dedi. “Çalışmanın pandemi sırasında hem hayvan hem de insan sağlığını koruyan uygulamalara ilham vermesini umuyoruz."
Tehlike altındaki türlerin risk altında olduğu tahmin ediliyor. Kritik olarak tehlike altındaki birkaç primat türünün, ACE2 reseptörü yoluyla SARS-CoV-2 tarafından çok yüksek enfeksiyon riski altında olduğu tahmin edilmekte.
Yüksek riskli olarak işaretlenen diğer hayvanlar arasında gri balinalar ve şişe burunlu yunuslar gibi deniz memelileri ve Çin hamsterlari bulunmaktadır. Kediler, sığırlar ve koyunlar gibi evcil hayvanların orta riskli olduğu ve köpeklerin, atların, domuzların ACE2 bağlanması için düşük riske sahip olduğu bulundu. Bunun enfeksiyon ve hastalık riski ile nasıl ilişkili olduğu gelecekteki çalışmalarla belirlenebilir. Buna karşın bulaşıcılık verileri bilinen türler için yüksek korelasyona sahiptir.
Vizon, kediler, köpekler, hamsterler, aslanlar ve kaplanlarda belgelenmiş SARS-COV-2 enfeksiyonu vakalarında, virüs ACE2 reseptörlerini kullanıyor olabilir veya konakçı hücrelere erişmek için ACE2 dışındaki reseptörleri kullanabilir. Daha düşük bağlanma eğilimi, daha düşük enfeksiyon eğilimi veya enfeksiyonun bir hayvanda veya bir kez kurulduktan sonra hayvanlar arasında yayılma kabiliyetinin daha düşük olması anlamına gelebilir.
Yazarlar, hesaplama sonuçlarına dayalı olarak tahmin edilen hayvan risklerinin aşırı yorumlanmaması konusunda ihtiyatlı davranmakta, gerçek risklerin yalnızca ek deneysel verilerle doğrulanabileceğine dikkat çekmektedir.
Araştırmalar, SARS-CoV-2’nin yakın atasının muhtemelen bir yarasa türünden kaynaklandığını göstermiştir. Gerçek deneysel verilerle yarasaların ACE2 reseptörleri aracılığıyla yeni koronavirüse yakalanma riskinin çok düşük olduğu bulundu.
Yarasaların yeni koronavirüsü doğrudan insanlara aktarıp aktarmadığı veya bir ara konakçıdan geçip geçmediği henüz bilinmemektedir. Ancak bu çalışma bir veya daha fazla ara konakçının dahil olduğu fikrini desteklemektedir. Veriler, araştırmacıların, insan ve hayvan popülasyonlarında gelecekteki bir SARS-CoV-2 enfeksiyonu salgınını kontrol etme çabalarına yardımcı olarak, vahşi doğada hangi türlerin bir ara konakçı olarak hizmet edebileceğini belirlemelerine olanak tanıyabilir.