04:07:32

Bir Adamı Hapse Attıran Saç Örneğinin Köpek Kılı Olduğu Ortaya Çıktı

Isırık izlerinden sarsılmış bebeklere kadar, Adli Bilimlerde Dürüstlük Merkezi kötü bilimi çürütüyor. Kate Judson, genellikle gerçekleşmemiş suçlarla ilgilenen bir avukat. Wisconsin merkezli Adli Bilimlerde Dürüstlük Merkezi‘nin (CIFS) yönetici direktörü olarak görevi, savcıların iddialarını destekleyip desteklemediğini görmek için görünüşte bilimsel kanıtları incelemektir…

Judson, “Ölen bazı insanlar aslında hastalık, kaza, intihar ya da tıbbi hata kurbanı oldukları halde cinayet kurbanı olarak sınıflandırıldılar," diyor. “Çocuklarını kaybeden bir ailenin davası vardı. Bakıcı ona saldırmakla suçlandı. Daha sonra, yeni tıbbi kanıtlara dayanarak, çocuğun muhtemelen doğuştan gelen bir hastalık nedeniyle gerçekten hasta olduğu ortaya çıktı."

Kanıtlar elbette bir çocuğu geri getiremez. Ama masum bir insanı hapisten çıkarabilir. Ve kederli bir aileye biraz huzur verebilir. Judson, “çocuğunuzun son anlarında saldırıya uğramak yerine kucaklandığını ve teselli edildiğini bilmek önemli" diyor.

Merkez dört yıl önce kurulduğunda, Judson kamu avukatı olarak çalıştığı işinden ayrılarak merkezin ilk çalışanı oldu. Şimdi dört kişilik bir ekip kötü bilimi mahkeme salonlarından uzak tutmak için çalışıyor. Buna şunlar da dahil:

Balistik: Judson, “bir mermiyi silahıyla eşleştirebileceğinize dair bilimsel bir kanıt yok" diyor. Bir merminin belirli bir tür silahtan – örneğin bir Glock – çıkıp çıkmadığını söyleyebilseniz de, bu, mermiyi ateşleyen belirli bir silahı tanımlayabileceğiniz anlamına gelmez.

Ufuk açan United States v. Tibbs davasında, D.C. Yüksek Mahkemesi hakimi, bir balistik uzmanının, Marquette Tibbs tarafından suç mahallinin yakınına atılan bir silahın, orada bulunan kovanların tartışmasız kaynağı olduğu konusunda tanıklık edemeyeceğine karar verdi. Neden veremez? Çünkü yargıç, balistik alanının gerçekten sallantılı olduğunu ve “geçerlilikten" yoksun olduğunu tespit etti.

Saç teşhisi: 2009 yılında Ulusal Araştırma Konseyi adli bilimler hakkında bir rapor yayımladı ve bu rapor adli reform hareketinin doğuşunda “gerçekten bir dönüm noktası oldu" diyor Judson. “İlk kez büyük bir devlet kurumu bilim uzmanları ile hukuk uzmanlarını bir araya getirdi ve ‘Mahkemede ne söyledikleri ve bunun bilimsel olarak geçerli olup olmadığı hakkında konuşalım’ dedi."

Önemli konulardan biri saç örnekleriydi. Judson, köküyle birlikte bir saçın gerçek DNA kanıtı sağlayabileceğini söylüyor. Ancak mikroskop altında incelense bile diğer renk ve doku karşılaştırmaları birçok haksız mahkumiyete yol açmıştır. Suç işlendiğinde başka bir yerde olduğuna dair kanıtlara rağmen 17 yaşında cinayetten mahkum edilen Santae Tribble vakasına işaret ediyor.

Duruşmada ifade veren bir FBI analisti, olay yerindeki bir çorap maskesinde bulunan saçın Tribble‘dan başka birine ait olma ihtimalinin 10 milyonda bir olduğunu söyledi.

Ancak 20 yılı aşkın bir süre hapis yattıktan sonra, kıllar yeniden test edilip hiçbiri eşleşmeyince Tribble aklandı – en azından bir tanesi köpek tüyüydü.

CIFS ile yakın çalışan Masumiyet Projesi, FBI‘ın “kıllar mikroskobik olarak ayırt edilemez görünse bile" bu benzerliklerin ne kadar benzersiz olduğunu söyleyemeyeceğini kabul etmesini sağladı.

Isırık izleri: Judson, “Diş sayısını saymakta bile iyi değiller" diyor.

En ünlü ısırık izi vakalarından biri, 1984 yılında Wisconsin’de tecavüze uğrayan, dövülen, ısırılan ve bıçaklanarak öldürülen bir kadınla ilgiliydi. Lowell Thomas Johnson adlı bir diş bilimci, izlerin bir dişi eksik olan birinden kaynaklandığını söyledi. Komşusu Robert Stinson sorgulandığında dişinin eksik olduğu görüldü ve cinayetle suçlandı. Isırık izleri aleyhindeki tek kanıttı.

23 yıl hapis yattı. Sonra Wisconsin Masumiyet Projesi kurbanın kazağındaki tükürük ve kan DNA’sını ele geçirdi. Bunlar Stinson‘a ait değildi. Bunun yerine, daha sonra işlediği bir cinayetten dolayı 35 yıl hapis yatan başka bir mahkuma, Moses Price‘a aitti. Price itiraf etti ve Stinson aklandı.

Kundaklama: “Hiç kamp ateşinde timsah pullarına benzeyen bir tahta parçası gördünüz mü?" diye soruyor Judson. “Buna ‘timsahlaşma’ denir." Yakın zamana kadar kundaklamanın bir göstergesi olarak kabul ediliyordu.

Bir başka gösterge de “eskiden ‘cam kırığı’ dedikleri bir şeydi" diyor Judson. “Bu, eskiden kundaklamadan kaynaklandığını söyledikleri bir kırılma modeli. Ancak yine gerçek bilimsel deneylerden sonra, bunun sıcak camın üzerine su döküldüğünde meydana geldiği ortaya çıktı."

Adli tıp analistleri, bir ev yanlışlıkla yandığında bile, camın kırıldığına ve timsahlaştığına dair kanıtlar bulunabileceğini kanıtlayabilmişlerdir.

“Herhangi bir kundaklama olsun ya da olmasın, herhangi bir hızlandırıcı kullanılsın ya da kullanılmasın, yangınların havanın aşırı ısınmasına ve her şeyin bir anda tutuşmasına neden olacak kadar sıcak bir noktaya ulaşabildiğini tespit ettiler" diyor.

Sarsılmış bebekler: Eskiden bir teori, eğer bir bebek ölürse ve otopsi sonucunda gözlerinin arkasında kanama da dahil olmak üzere bazı belirtiler bulunursa, çocuğun büyük olasılıkla sarsılarak öldürüldüğünü savunurdu.

Derken, 10 yıl önce doktorlar Marcus Salvatori ve Patrick Lantz‘ın aklına yeni bir fikir geldi: Enfeksiyondan ölen 3 yaş ve altındaki dört çocuğa otopsi yaptılar. Bu bebeklerin gözlerinin arkasında da kanama olduğuna dair kanıtlar vardı.

En az 30 kişi, bir bebeği sallayarak öldürdükleri iddiasıyla yıllarca ya da on yıllarca hapis yattıktan sonra aklandı.

Judson, “Çocukların ölmesini beklemezsiniz, ama gerçek şu ki, bazıları ölüyor" diyor. “Ve bazıları açıklanamayan kanamalarla ölüyor."

Bu durum, suç hiç işlenmemiş olsa bile mahkumiyete yol açabilir.

Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…