e-BİLGİ, e-HABER

Maraton Koşularda Beyin Kendini Yiyor

maraton-kosularda-beyin-kendini-yiyor

Bu Etkiler Bazı Sporcular İçin Artan Riskler Taşıyabilir...

23:50:31

Miyelinde Depolanan Yakıt Normalden Daha Hızlı Tükenerek Beynin Küçülmesine Yol Açıyor

Yeni bir araştırmaya göre, maraton gibi aşırı metabolik koşullar altında beyin, işlevini sürdürebilmek için hücresel yağ depolarına yönelebilir. Maraton koşusu formda kalmak için en iyi spor gibi görünebilir. Bununla birlikte, böbreklere zarar verme, mideyi rahatsız etme, kalp yetmezliği riskini artırma ve kas-iskelet sistemi yaralanmalarını tetikleme potansiyeline sahip olduğu için vücuda ağır bir yük getirebilir…

Orijinal maraton koşucusu olan antik Yunan askeri Pheidippides’in hedefine ulaştıktan hemen sonra öldüğü söylenir…

Şimdi ise yeni bir çalışma, maratonların beyni de etkilediğini ve koşu sırasında kaybedilen yakıtı telafi etmek için organın kendi kendini yemesine neden olduğunu öne sürüyor.

Nature Metabolism dergisinde 24 Mart’ta yayımlanan araştırmada bilim insanları, maraton koşucularında yarıştan hemen sonra beyin hücreleri arasındaki bağlantıları izole eden yağlı bir doku olan miyelinin önemli bir biyobelirteçinde düşüş gözlemledi. Çalışmanın yazarları bunun, beynin bu aşırı koşullar altında enerji kaynağı olarak miyelin tükettiğini gösterdiğini söylüyor.

Neyse ki uzun mesafe koşucuları için bu etkiler tersine çevrilebilir gibi görünüyor.

Vücut, standart enerji kaynağı olan glikoz ya da şekeri tükettiğinde, alternatif bir yakıt kaynağı olarak yağları metabolize ederek yedek jeneratörlere yönelir. Beyin metabolik açıdan bir hatchback’ten çok bir Humvee’dir; enerjiye aç organ vücudun enerjisinin %20’sini tüketir, bu da yakıt kaynaklarının tükenmesi durumunda hızla zarar görebileceği anlamına gelir.

İspanya’nın San Sebastian kentinde kâr amacı gütmeyen bir araştırma enstitüsü olan CIC biomaGUNE’de nörobilimci ve çalışmanın ortak yazarlarından Pedro Ramos Cabrer, yaptığı açıklamada, kendisinin ve meslektaşlarının beynin yedek enerji kaynaklarını belirlemek istediklerini söyledi. Yağlı miyelinin cevap olabileceğinden şüpheleniyorlardı. Kemirgenlerde yapılan önceki araştırmalar, miyelin parçalanmasından üretilen yağ asitlerinin beyindeki hücre sağkalımını artırmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyordu. Ancak bu klinik öncesi bulguların insanlarda tekrarlanıp tekrarlanmayacağı hâlâ bir muammaydı.

Cabrer yaptığı açıklamada, “Bunu kanıtlamak için vücudun tüm enerji kaynaklarını gerçekten tüketmemiz gerekiyordu” dedi.

Ekip, 10 koşucunun beynini maraton koşmadan 48 saat önce ve ardından iki gün, iki hafta ve iki ay sonra tekrar taradı. Miyelin katmanları arasında sıkışmış su moleküllerinin varlığını ortaya çıkarabilen MRI kullandılar.

Beyin taramaları, koşudan iki gün sonra, 12 beyin bölgesindeki MRI sinyallerinin yarış öncesine kıyasla -bazı durumlarda %28’e varan oranlarda – tükendiğini gösterdi. Bununla birlikte, beynin genel miyelin seviyelerindeki değişiklikler istatistiksel olarak anlamlı değildi, bu da herhangi bir değişikliğin belirli bölgelerde çok izole olduğunu düşündürüyordu.

Cabrer, “Daha önemli değişiklikler olduğunu gördüğümüz bölgeler, motor devreler ve beynin duygusal kontrol merkeziyle ilgili olanlardı” dedi. Cabrer bunun, beynin bir maratonu tamamlamak için göstermesi gereken zihinsel ve fiziksel çabayı yansıttığını öne sürdü.

Bu serebral yamyamlık konusunda endişelenen koşucular için iyi haberler var: İki ay sonra, tüm koşucuların miyelin ölçümleri başlangıç seviyelerine geri dönmüştü.

Almanya’daki Max Planck Multidisipliner Bilimler Enstitüsü‘nde direktör olan Klaus-Armin Nave çalışmaya katılmadı ancak laboratuvar farelerini kullanarak miyelinin nasıl enerji depoladığını da inceledi. Nave, makalenin bulgularının sinirbilimcilerin miyelinin beyinde nasıl korunduğunu düşündükleriyle uyumlu olduğunu söyledi.

“Miyelin sürekli olarak yapılır ve bozulur” dedi. “Sürekli su doldurduğunuz ve sürekli boşalttığınız bir küvet gibi.” Cabrer‘in çalışmasının, bir maratondan sonra beynin metabolik ihtiyaçlarının arttığına dair “çok güçlü kanıtlar” sunduğunu da sözlerine ekledi. Böylece miyelinde depolanan yakıt normalden daha hızlı tükenerek beynin küçülmesine yol açıyor.

Bulgular, koşucuların beyinleri adına maratondan kaçınmaları gerektiği anlamına gelmiyor. Hem Nave hem de Cabrer, çalışmanın küçük boyutunun, maratonların beyin üzerindeki etkileri hakkında somut sonuçlara varmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulacağı anlamına geldiğini belirtti. Genel miyelin üzerindeki çok sınırlı etkilerin de daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmasına neden olduğunu eklediler.

Bununla birlikte, bu etkiler bazı sporcular için artan riskler taşıyabilir. Örneğin, amiyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalarında, tipik olarak miyelin tarafından yapılan metabolik moleküller yetersizdir ve araştırmacılar aşırı egzersizin potansiyel olarak sorunu daha da kötüleştirebileceğini düşünmektedir.

Cabrer, bu teoriyi doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulacağını söyledi.

Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…
error: İçerik korunmaktadır !!