Teleskopik Gözlemleri Kullandılar...
-
Uranüs’e tuhaf bir şey yağıyor
-
Uranüs ve Neptün’de sürekli elmas yağmuru var
Bilim insanları, Neptün ve Uranüs’ün her ikisinin de sürekli bir “elmas yağmuru" akışına ev sahipliği yapabileceğine inanıyor. İki gezegen “buz devleri” olarak kabul edilir. Çoğunlukla su, metan ve amonyaktan oluşuyorlar, bu da onlara verilen buz gibi isimlerin sebebini açıklıyor.
Güneş sistemimizdeki diğer bazı devler kadar konuşulmasalar da, buz devleri hâlâ dikkat çekicidir. Ne yazık ki, hem Uranüs hem de Neptün’ü yakından incelemek çok zordur. Gezegenleri özel olarak incelemek için bir uzay aracı göndermemiz muhtemelen yıllar alacak. Bu nedenle, bilim insanları, elmas yağmurunun varlığı da dahil olmak üzere bu gezegenler hakkında daha fazla kod çözmek için yakaladığımız teleskopik gözlemleri kullandılar.
Elmas yağmuru için temel fikir, gezegenlerin genel yapısından geliyor Bilim insanları, Uranüs ve Neptün gibi gezegenlerin kayalık çekirdeklere sahip olduğuna inanıyor. Bu çekirdekler, eskiden katı olan elementlerle çevrilidir. Bununla birlikte, şimdi basınçlı bir sıvı ve kuantum malzemesi yığınına doğru geçiş yaptılar. Gezegenin yüzeyine yaklaştıkça katmanların inceldiğine inanıyorlar.
Ne yazık ki, daha önce de belirtildiği gibi, bu gezegenler söz konusu olduğunda üzerinde çalışmamız gereken tek şey teleskopik gözlemler ve bazı matematiksel modellerdir. Ancak bilim insanları bu bilgiyi olabildiğince net bir resim oluşturmak için kullandılar. Bu resimden de, Neptün ve Uranüs gibi gezegenlere sürekli bir elmas yağmuru akışının düşmesi olasılığını keşfettiler.
Elmas yağmuru fikri ilk olarak 1977’de Voyager 2 misyonunun başlatılmasından önce önerildi. Önerme açıktı: bilim insanları iki gezegenin neyden yapıldığını ve gezegenin derinliklerine indikçe bu malzemelere neler olduğunu biliyorlardı.
Matematiksel modellemeyi kullanarak, kalan boşlukları doldurabildiler ve böylece geri kalanını çözebildiler. Temel olarak, bilim insanları, Neptün ve Uranüs’ün en iç bölgelerinin 7.000 kelvin’e (veya yaklaşık 12.410 Fahrenheit) ulaştığına inanıyorlar. Ayrıca gezegenin basıncının, Dünya atmosferinin yaklaşık 6 milyon katı olduğuna inanıyorlar.
Yine de, gezegenin iç çekirdeğinden dışarı doğru hareket ettikçe, bilim insanları katmanların soğumaya başladığına ve baskı yapmadığına inanıyorlar.
Bu, yaklaşık 2.000 kelvin (veya 3.140 Fahrenheit) sıcaklığa ve Dünya’nın atmosfer basıncının sadece 200.000 katına yol açar. Bilim insanları, daha serin olduğu için atmosferdeki moleküllerin birlikte uzun zincirler oluşturduğuna ve elmaslara sıkıştırıldığına inanıyorlar. Bu elmaslar daha sonra gezegenin mantosunun alt seviyelerine yağar ve buharlaşmaya başlar. Buharlaştıktan sonra, moleküller mantodan tekrar yükselir ve yağmur yağmasına neden olacak yeni kristaller oluşturur.