e-BİLGİ, e-HABER

Olimpizm ve Sonrası

olimpizm-ve-sonrasi

Korkunç Senaryo da Gerçekleşebilir...

O limpiyatlar, Dünya’nın uluslararası işbirliğinin en büyük sembollerinden biridir, ancak bu yıl Oyunlar aynı zamanda bir yüzyıldaki en kötü pandeminin ortasında, dünyadaki hemen hemen her ülkeden insanların geniş ve toplu yaşam ortamında bir araya geleceği kitlesel bir toplantıya dönüşmüş durumda. Sporcular bazen yakın temas sporlarında, bazen de kapalı alanda rekabet edecek. Ve bunların ardından bakalım neler olacak?

Bulaşıcı hastalık hikayelerinin neredeyse tamamı aynı zamanda bir kitle toplantılarının hikayesidir. 1867’de, dünyanın en büyük dini toplantısı olan Hindistan’daki Kumbh Mela‘da bir kolera salgını başladı. Ganj kıyılarından Rusya ve Avrupa’ya yayıldı. Bir milyon insan öldü. Yıllar boyunca, Hac, grip ve COVID-19’a neden olandan önce gelen koronavirüsler de dahil olmak üzere bir dizi solunum yolu hastalığı salgınının ana kaynağı oldu. 2014 yılında Slovenya’daki Uluslararası Köpek Şovu‘ndaki ve Disneyland‘de kızamık salgınlarını da hatırlamamız lazım.

Aslında Olimpiyatlar, büyük hastalık korkuları sırasında bile, genellikle büyük bulaşıcı hastalık salgınlarından kaçınmayı başarabildi. Örneğin; H1N1 gribi 2010 Vancouver Kış Oyunları‘na zarar vermedi, 2012’de ne SARS ne de MERS Londra’ya yayılmadı, Zika 2016’da Rio’dan yayılmadı. Yine de, “Ya olimpiyatlarda insanlar enfekte olursa korkusu hakim."

2020’nin başlarında, daha sonra üstel bir tsunamiye dönüşmeye başlayan pandeminin ortasında, Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve Tokyo organizatörleri Oyunları erteledi. Halk sağlığı, seyahat tıbbı, ekonomi, davranış bilimi ve hatta tema parkı tasarımından uzmanlardan oluşan bir danışma grubu, boşlukta geçen yılı plan yaparak geçirdi. Bu işten sorumlu kişi, 2012’deki Londra Oyunları’ndaki başarılı halk sağlığı önlemlerinden büyük ölçüde sorumlu olan, Brian McCloskey adında bir halk sağlığı ve kitle toplama uzmanıydı.

Bu danışma grubu incelikle insanların Covid aşılarının gelmesinden önce güvendiği temel halk sağlığı önlemlerinin hâlâ işe yarayacağını belirledi. Aslında, Japonya’da el yıkama, maske takma, kalabalıktan ve havalandırması yetersiz alanlardan kaçınma gibi şeylere zaten iyi uyuluyordu . McCloskey, “Yaptığımız şey, test ve izleme sistemine sahip olmamanın zayıf halka olduğu Birleşik Krallık’tan öğrendiklerimizin bir kısmını bunların üzerine eklemekti" diyor.

Bunu, ABD ve Avrupa’nın çoğunlukla başarısız olduğu pandeminin ilk günlerinden hatırlayacaksınız: Herkesi Covid için test edin, pozitif olan kişilerin temaslarını takip edin ve bir kişinin enfeksiyonunun süper virüse dönüşmesini önlemek için onları izole edin. Eğer bu uygulama denenmek istenseydi, Olimpiyat Köyü’ndeki insan sayısını azaltmak, bu binalardaki havalandırma sistemlerini iyileştirmek ve “ilave filtreleme" ve pleksiglas kalkanlar eklemek – gerçekte hiçbir işe yaramaz – ile birlikte Tokyo’daki yaklaşım bu olurdu. McCloskey, “Uluslararası toplum ile yerel Japon nüfusu arasında genel olarak bir karışma yok" diyor.

Organizatörler önce her gelen kafileye aşı şartı koşmayı düşündüler ama sonunda bundan vazgeçtiler. McCloskey, “Bir aşının bulunabileceğinden oldukça emindik, ancak dünyanın her yerinde eşit olarak bulunmayacağından da aynı derecede emindik" diyor. “Bu, Oyunları yapmanın tüm ruhuna aykırı olurdu. Ayrıca sporcuların sağlık çalışanları ve yerel halkla aşı için rekabet edecek şekilde öncelik tanınmasını da istemedik.”

Güvenli bir olimpiyat mümkün mü?
En azından bazı bilim insanları ve uzmanlar bunun olabileceğini söylüyor. Virolojist Hitoshi Oshitani ise, Olimpiyatların güvenliğini olmasının mümkün olmadığını düşünüyor. Oshitani, The Times‘a verdiği demeçte, “Çok sayıda vakası olmayan ya da herhangi bir varyantı olmayan bir dizi ülke var" dedi . “Olimpiyatları virüsü bu ülkelere yaymak için bir fırsat haline getirmemeliyiz. İnsanların aşılandığı ABD ve İngiltere için fazla risk yok. Ancak dünyadaki çoğu ülkede aşı yok.”

McCloskey, Tokyo’ya gelen insanların yaklaşık yüzde 85’inin aşı olmuş olabileceğini tahmin ediyor. Ancak Japon halkının sadece yüzde 22’si aşı olmuş durumda. Bu yüzde, tüm zengin ülkelerin en düşük oranları arasında. Japonya’nın nispeten düşük vaka sayısıyla birleştiğinde, bu, nüfusun çoğunun henüz virüse karşı yeterli antikorları olmadığı anlamına geliyor. Epidemiyologların “naif” dediği şeyler işte bunlar. Bu, Japonya’nın klişeye göre kendi başarısının kurbanı olabileceği anlamına geliyor. Rockefeller Vakfı‘nın Pandemi Önleme Enstitüsü‘nde patojen sürveyansı sorumlusu Samuel Scarpino, “Açıkçası bu Olimpiyatları düzenlemeye büyük bir değer veriliyor” diyor. “Çünkü, esasen aşısı olmayan ve nüfusunda mevcut bağışıklığı olmayan bir ülkede insanları toplu bir ortamda bir araya getirmek kesinlikle çok riskli.”

COVID-19’un asemptomatik davranabilmesi, hava yoluyla yayılması nedeniyle vakaları başkalarına bulaştırmadan önce yakalamak için testlerin günde en az bir kez yani son derece sık olması gerektiği anlamına gelmekte. Örneğin, ABD Ulusal Futbol Ligi ve Ulusal Basketbol Birliği‘nin katı, başarılı hastalık kontrol önlemleri örneğin, tüm tipik hijyen ve mesafe önlemlerini ve ayrıca sıkı bir test-iz-izolasyon prosedürü uyguladı ve oldukça başarılı oldular.

NFL günlük olarak ters transkripsiyonlu PCR testleri gerçekleştirdi, oyunculara ve personele yakın temasları kaydeden elektronik cihazlar verdi – kümülatif 15 dakika veya daha uzun süre daha yüksek risk olarak sayılır. Zamanla, NFL, bu temasların doğasını belirlemek için cihazları yoğun yüz yüze görüşmelerle destekledi – Maskeli mi? İç mekanda mı? Yemek yerken mi? Ancak Olimpiyatlarda bunu yapmanın hiçbir yolu yok. Bu ölçekteki bir organizasyonda bunlar yapılamaz.

Temmuz ayı başlarında, Sparrow ve diğer bir grup ABD’li araştırmacı, The New England Journal of Medicine‘de Oshitani‘nin benzer endişelerinin çoğunu ifade ederek paylaştıkları bir yorum yayımladı. Daha da ileri giderek, McCloskey grubunun ortaya koyduğu stratejinin virüsün dinamikleri hakkında güncel olmayan bilgilere dayandığı konusunda uyarıda bulundular.

McCloskey, ekibinin aldığı önlemlerin Köyü, Oyunları ve Japonya’yı olabildiğince güvenli tutacağını savunuyor. “Genel bir ilke olarak, eleştirilmediğim takdirde işimi düzgün yapmıyorum diye düşünüyorum” diyor.

Tek bir enfeksiyonla başlamak
Hiç izleyicisi olmayan tarihin en pahalı Yaz Olimpiyatlarında – 15,4 milyar dolar – birkaç sporcu hastalanır ve rekabet edemez hale gelirse bu üzücüdür, ancak bu ekonomik veya epidemiyolojik bir felaket değildir. Felaket, eğer gerçekleşirse, küçük başlayacak – bir virüs bulaşmış tek bir insan hücresinin içinde. Epidemiyolog Sarah Cobey, “Ne zaman birçok insanı bir araya getirseniz, büyük salgınlar için bir fırsat oluşur – sadece süper yayılan olaylar değil, aynı zamanda birden fazla varyant bulaşı ve enfeksiyonlar insanlar evlerine döndüklerinde sorun olabilir" diyor.

Chicago Üniversitesi‘nde epidemiyolog ve evrimsel biyolog olan Sarah Cobey, “Bütün bu tür yayılmalar, yalnızca yeni vakaları değil, aynı zamanda varyantlara yeni popülasyonlara hareketi de dahil olmak üzere adaptasyonu da daha uygun hale getiriyor”.

Başka bir deyişle, sorun yalnızca birinin başka birine virüsü bulaştırması, hatta bir çok kişiye bulaştırması değildir. Bu potansiyel Olimpik enfeksiyonlar, ülkeler arası seyahat etme gerçeği göz önüne alındığında yeni popülasyonlara Olimpiyat Oyunlarında olduklarından çok daha tehlikeli olabilecekleri mikrobiyolojik istilacı türler gibi davranabilirler.

COVID-19, birçok insanın aynı anda enfekte olduğu durumlarda süper yayıcı olaylara neden oldu. COVID-19’a neden olan virüs olan SARS-CoV-2, son 18 ay içinde gelişti ve genetik kodunda virüsün yayılmasını kolaylaştıran değişiklikler gösterdi. Bu, tüm varoluş amacı kendisinden daha fazlasını çoğaltmak olan bir virüs için çok iyi, insanlar için ise çok kötüdür. Çünkü ya sayılarının gücüyle veya hücreleri enfekte etmede virolojik olarak daha sinsi olma yoluyla ya da tamamen başka bir mekanizma yoluyla mevcut varyantları diğer insanları daha fazla enfekte edebilir hale getirebilir.

Virüsün farklı versiyonlarını taşıyan birçok farklı popülasyondan insanlardan oluşan dev bir toplanmanın, tam olarak süper yayıcı olayları ve yeni varyantların değişimini daha mümkün kılan türden bir yere doğru dönüştüreceği neredeyse kesin. Hatta gelinen durum yeni, daha kötü varyantların gelişmesini ve yayılmasını da mümkün kılabilir.

“Şahsen, Japonya’daki Olimpiyatlardan sorumlu olsaydım, bulaşmanın oluşma riski benim için çok yüksek olurdu. Belki de varsayımları, bir salgın riskine dönüşmeden onu tekrar kontrol altına alabilme düşüncesidir,” diyor Scarpino. “Buna katılmayabilirim, ancak bence Olimpiyatları düzenlemenin maliyet-fayda hesaplamalarında ve Covid’in Japonya’da yerel olarak yayılmasında ayrıldığımız yer, bunun virüsün evrimi için ne anlama gelebileceğini konuşmaya başladığımız zamandır.”

Bu en kötü durum senaryosu.

Scarpino, “Bunun geleneksel bir süper yayıcı olay olmadığı, ancak ‘süper evrimsel bir olay’ olduğu pek çok eko-evrim senaryosu var,’ diyor. “Kritik bir aşılanma yüzdesine sahip birey kitlesi artan bulaşıcılığa sahip varyantlara maruz kalıyor.”

Farklı bağışıklık durumları olan ve virüsün farklı türlerine karşı farklı maruziyetleri olan tüm bu insanlar, Olimpizm’in uluslararası işbirliğinin korkunç bir genetik parodisini yaratabilir: virüs açısından, nasıl daha bulaşıcı, belki daha da ölümcül veya daha fazla aşı olmayı gerektireceğine dair özgür ve açık bir viral fikir alışverişine dönüşebilir. Ve sonunda tüm bunların ardından asemptomatik yayılma örtüsü altında herkes anavatanına geri dönecek…

Olasılıklara bakıldığında iki uç nokta var. Bu noktada herkesin umabileceği en iyi sonuç, tarama programı uygulandığında yalnızca birkaç kişinin enfekte veya hasta olmasıdır. Bu durumda birkaç Olimpiyat hikayesi kötü biter. Bu zaten oluyor – testlerde enfekte oldukları belirlenen sporcular ve onlarla çalışan kişilerin Tokyo’da mücadele etme şansları olmayacaktır.

Ve, olasılık ölçeğinin diğer tarafında, virüsün daha da güçlü bir formunun gelişmesine izin veren ve ardından onu gezegenin her köşesine giden yüzlerce jet uçağına yerleştiren süper evrimsel bir olay var.

En olası sonucun ne olduğunu merak eden herkes için verilecek cevap, tıpkı Olimpiyat Oyunları‘nda olduğu gibi: Öngörülemez.

Okuduğunuz için teşekkürler. Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…
Etiketler: ,
error: İçerik korunmaktadır !!