İ nsanlar aşı karşıtı olabilir, ilaç kullanmayı ya da tedavi yöntemlerini reddedebilirler. Fakat bunu bir kampanyaya dönüştürüp, bilhassa sosyal medyada, belki topu topu 20 ana hesabın etrafında öbekleşerek ve de tamamen asılsız, dayanaksız, bilimden nasibini almamış argümanlarla beslemeye kalkışmalarının elbette bir amacı olmalıdır.

Bu öbekleşmelerde bir anlamda şöhret peşinde olanlar, el altından muayenelerine hasta devşirmek isteyenler, aşı yerine geçecek – kendilerine göre – ürünler pazarlamak ve en önemlisi de ülkelerde kaos çıkartmaktan zevk alan ya da bu durumun işine geleceğini düşünen kesimlerden insanlar olabilir. Bu kişiler insanları aşı olmamaya çağırıyorlar ama kendilerinin aşı olup olmadıklarını da esasında bilmiyoruz. Bu çağrıları yapanların en azından bir kısmı insanlara aşı olmayın derken içlerinde aşı olmuş olanlar da olabilir. Çünkü, bazı meslek gruplarında aşı olmamak gibi seçenekleri olmadığını bildiğimiz insanları bu toplulukların içinde görüyoruz…

İnsanlık şu anda ‘akut pandemiyle‘ mücadele ederken, insanlarımız ‘kronik pandemiyle‘ mücadele edilebilmesinin ne kadar zorlu ve aynı zamanda yüksek maliyetli olabileceğini hesap dahi etmiyorlar. Bugün yeryüzünde bazı noktalarda Covid-19 geçirmiş ve kalıcı bazı yan etkiler nedeniyle çalışamaz duruma gelen kişilerin malulen emekli edilme olasılıkları tartışılıyor. Gencecik insanların bir yandan sağlıklarını kaybettiklerini bir yandan da ekonomik yük nedeniyle ülkelerine maddi açıdan ne büyük külfetler yükleyeceklerini düşünsenize…

Aşı olmayan kişilerin bir yandan toplum sağlığını tehdit ederken diğer yandan da sağlık sektöründe yığılmalara neden olarak sağlık sistemine getireceklerini yükü görmek için dahi olmaya gerek yok.

SAĞLIK BAKANLIĞININ DİKKATİNE

Aşı olanlar, aşı karşıtlarının savunduğu – aslında tamamen hezeyan – yan etkileri, hatta iyice zırvalayan kimilerine göre bir kaç sene içinde ölmeyi göze alarak aşı oluyor ve bununla ilgili olarak devletin istediği onam formunu imzalıyorsa;

Aşı karşıtları da, kendilerine göre gripten bir farkı olmayan, hasta etmeyen, yan etkisi olmayan, kronik hasar bırakmayan ‘Covid-19 hastalığına yakalandıklarında‘ kendi tedavi masraflarını kendilerinin karşılayacağına dair bir belgeyi – aşı sırası gelip de aşı olmak istemeyenler – imzalamalıdır.

Ayrıca, Covid-19 ile ilgili vakaların tedavisinde, hastanelerde yoğunluk olması durumunda aşı olanlara öncelik tanınması da hakkaniyet ilkelerine gayet uygundur. Çünkü aşı karşıtlarına göre aşı olmak çok risklidir, madem aşı olanlar bu riski göze alıyor ve hem kendi hem toplum sağlığını düşünerek aşı oluyorlarsa bu kadarcık pozitif ayrımcılığı da hak ediyorlar demektir.

Okuduğunuz için teşekkürler. Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…