En Büyük Deniz Petrol Sızıntısıydı...
Deepwater Horizon petrol sızıntısı yunus gen aktivitesindeki değişikliklerle bağlantılı…
2010’daki Deepwater Horizon petrol sızıntısından sonra, bölgede yaşayan yunusların akciğer dokusu büyümesini ve bağışıklık sistemi tepkilerini düzenleyen genlerin aktivitesinde değişiklikler oldu.
Hayvanların kan örneklerini analiz eden araştırmacılara göre, 2010 yılındaki büyük Deepwater Horizon petrol sızıntısı sırasında ve sonrasında Louisiana kıyılarında yaşayan yunuslar, gelecekteki hastalıklar için “kömür madenindeki kanarya" görevi görebilecek genetik değişikliklere sahip.
Çalışma sırasında Ulusal Deniz Memelileri Vakfı‘nda çalışan Güney Carolina’daki GEL Laboratuarları‘ndan Jeanine Morey, “[Gen ifadesi] popülasyonda hastalık veya ölümleri görmeden çok önce bir şeylerin ters gittiğini bize bildirebilecek çok ama çok hassas bir göstergedir" diyor.
En büyük deniz petrol sızıntısı olan Deepwater Horizon felaketi, Nisan 2010’da bir petrol platformunun batmasının ardından Meksika Körfezi’ne yaklaşık 800 milyon litre ham petrol akıttı. Balıklar, kuşlar ve deniz hayvanlarının çok sayıda ölmesiyle vahşi yaşam üzerindeki etkiler sarsıcı olmuştur. Ancak petrol sızıntısının yaban hayatı üzerindeki uzun vadeli sonuçları daha az anlaşılmış olup Morey‘i şişe burunlu yunusların (Tursiops truncatus) durumunu araştırmaya yöneltmiştir.
Morey ve ekibi, 2013-2018 yılları arasında yakalanıp serbest bırakılan 71 yunusun sağlık kayıtlarını ve kan örneklerini analiz etti. Uygulamalı muayeneler sırasında biyologlar, kalp ve akciğer fonksiyonları da dahil olmak üzere her hayvanın fiziksel sağlığını değerlendirdi ve hamile dişilere ultrason uyguladı.
Araştırmacılar, petrol sızıntısından önceki yunuslarla ilgili veri eksikliğinden dolayı, petrolden etkilenen Louisiana’daki Barataria Körfezi’nde yaşayan bireylerin 11.000’den fazla genini, petrol sızıntısından etkilenmeyen Florida’daki Sarasota Körfezi’nde yaşayan yunusların genleriyle karşılaştırdı. Louisiana yunuslarının bazıları felaket boyunca yaşarken, diğerleri felaketten sonra doğmuştur.
Analiz, felaket bölgesindeki hayvanlarda gen ifadesinde etkilenen alanın dışındakilere kıyasla binlerce farklılık olduğunu ortaya koydu. İnsanlarda akciğer sağlığının bozulmasıyla bağlantılı olan PRG3 geni, felaketi yaşayan yunuslarda daha sonra doğanlara göre 8,2 kat daha fazla ifade edildi. Morey, fiziksel muayenelerinde akciğer sorunları belgelenen kirlenme bölgesindeki yunusların, yeni akciğer dokusunun büyümesini düzenleyen genlerde bozulmalara sahip olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu belirtiyor. Araştırmacılar ayrıca kirlenmiş bölgedeki yunuslarda bağışıklık tepkileriyle ilişkili bir dizi genin ekspresyonunda artış tespit etti.
Gen ifadesindeki en büyük farklılıklar, felakete en yakın tarih olan 2013 yılında incelenen hayvanlarda görüldü.
Araştırmacılar gen ifadesindeki değişiklikler ile fiziksel sağlık semptomları arasında ön bağlantılar kurabilmiş olsalar da, örneklem boyutlarının küçük olduğu konusunda uyarıda bulunuyorlar. Ayrıca, sızıntının neden olduğu hasarı okyanustaki diğer kirleticilerden kaynaklanabilecek hasardan ayırmanın zorluğuna da dikkat çekiyorlar.