Gezegenlerin Oluşumu İçin Buharlı Bir Ortam...
21:20:08
Webb Kayalık Gezegen Oluşum Bölgesinde Su Buharı Tespit Etti…
Su, bildiğimiz anlamda yaşam için gereklidir. Ancak bilim insanları suyun Dünya’ya nasıl ulaştığını ve aynı süreçlerin uzak yıldızların yörüngesinde dönen kayalık ötegezegenleri besleyip besleyemeyeceğini tartışıyor. Yeni bilgiler 370 ışık yılı uzaklıkta bulunan PDS 70 gezegen sisteminden gelebilir. Yıldız, 5 milyar mil genişliğinde (8 milyar kilometre) bir boşlukla ayrılmış hem bir iç diske hem de gaz ve tozdan oluşan bir dış diske ev sahipliği yapmaktadır ve bu boşlukta bilinen iki gaz devi gezegen bulunmaktadır…
NASA‘nın James Webb Uzay Teleskobu‘nun MIRI (Orta Kızılötesi Enstrümanı) tarafından yapılan yeni ölçümler, sistemin iç diskinde, yıldızdan 160 milyon kilometre daha az mesafelerde su buharı tespit etti – kayalık, karasal gezegenlerin oluşabileceği bölge. (Dünya, Güneş’ten 93 milyon mil uzaklıkta yörüngede dönmektedir.) Bu, iki ya da daha fazla protoplanete ev sahipliği yaptığı bilinen bir diskin karasal bölgesinde suyun ilk tespitidir.
“Başka disklerde de su gördük ama gezegenlerin şu anda bir araya gelmekte olduğu bir sisteme bu kadar yakın ve içinde değil. Webb’den önce bu tür bir ölçüm yapamıyorduk" diyor Heidelberg, Almanya’daki Max Planck Astronomi Enstitüsü‘nden (MPIA) başyazar Giulia Perotti.
Makalenin ortak yazarlarından MPIA direktörü Thomas Henning de “Bu keşif, Dünya’ya benzer kayalık gezegenlerin tipik olarak oluştuğu bölgeyi araştırdığı için son derece heyecan verici" diye ekledi. Henning, keşfi yapan Webb‘in MIRI (Orta-Kızılötesi Enstrümanı) ve verileri alan MINDS (MIRI Orta-Kızılötesi Disk Araştırması) programının baş araştırmacısıdır.
Gezegenlerin Oluşumu İçin Buharlı Bir Ortam
PDS 70, Güneşimizden daha soğuk olan K-tipi bir yıldızdır ve 5,4 milyon yaşında olduğu tahmin edilmektedir. Bu, gezegen oluşturan disklere sahip yıldızlar açısından nispeten yaşlıdır ve su buharı keşfini şaşırtıcı kılmıştır.
Zamanla, gezegen oluşturan disklerin gaz ve toz içeriği azalır. Ya merkezi yıldızın radyasyonu ve rüzgârları bu malzemeyi dışarı atar ya da toz daha büyük nesnelere dönüşerek sonunda gezegenleri oluşturur. Önceki çalışmalar benzer yaştaki disklerin merkezi bölgelerinde su tespit edemediğinden, gökbilimciler suyun sert yıldız radyasyonundan kurtulamayacağından ve kayalık gezegenlerin oluşumu için kuru bir ortama yol açacağından şüpheleniyorlardı.
Gökbilimciler PDS 70’in iç diskinde henüz herhangi bir gezegen oluşumu tespit edemediler. Ancak, kayalık dünyalar inşa etmek için gerekli hammaddeleri silikatlar şeklinde görüyorlar. Su buharının tespit edilmesi, eğer orada kayalık gezegenler oluşuyorsa, başlangıçtan itibaren suya sahip olacakları anlamına geliyor.
“Nispeten yüksek miktarda küçük toz taneleri bulduk. Su buharı tespitimizle birlikte, iç disk çok heyecan verici bir yer" diyor Hollanda’daki Radboud Üniversitesi‘nden ortak yazar Rens Waters.
Suyun Kökeni Nedir?
Keşif, suyun nereden geldiği sorusunu gündeme getiriyor. MINDS ekibi bulgularını açıklamak için iki farklı senaryo üzerinde durdu.
Bir olasılık, su moleküllerinin hidrojen ve oksijen atomları birleştikçe, onları tespit ettiğimiz yerde oluşuyor olmasıdır. İkinci bir olasılık ise buz kaplı toz parçacıklarının serin dış diskten sıcak iç diske taşınması ve burada su buzunun süblimleşerek buhara dönüşmesidir. Böyle bir taşıma sistemi şaşırtıcı olacaktır, çünkü tozun iki dev gezegen tarafından oyulan büyük boşluğu geçmesi gerekecektir.
Keşifle ortaya çıkan bir başka soru da, yıldızın morötesi ışığının su moleküllerini parçalaması gerekirken, suyun yıldıza bu kadar yakın nasıl hayatta kalabildiğidir. Büyük olasılıkla, toz ve diğer su molekülleri gibi çevreleyen malzeme koruyucu bir kalkan görevi görmektedir. Sonuç olarak, PDS 70’in iç diskinde tespit edilen su yok olmaktan kurtulabilir.
Nihayetinde ekip, Webb‘in diğer iki aracı olan NIRCam (Yakın Kızılötesi Kamera) ve NIRSpec‘i (Yakın Kızılötesi Spektrograf) kullanarak PDS 70 sistemini daha da iyi anlayabilmek için çalışacak.
Bu gözlemler 1282 Garantili Zaman Gözlem programının bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Bu bulgu Nature dergisinde yayımlanmıştır.
James Webb Uzay Teleskobu dünyanın önde gelen uzay bilimleri gözlemevidir. Webb, güneş sistemimizdeki gizemleri çözmekte, diğer yıldızların etrafındaki uzak dünyalara bakmakta ve evrenimizin ve onun içindeki yerimizin gizemli yapılarını ve kökenlerini araştırmaktadır. Webb, NASA tarafından ortakları ESA (Avrupa Uzay Ajansı) ve Kanada Uzay Ajansı ile birlikte yürütülen uluslararası bir programdır.
Kaynak: NASA